Kullanıcı Aletleri

Site Aletleri


cemal

Cemâl

  • “Cenâb-ı Hakk’ın, her şeyin yüzüne perçinlediği güzelliklerle kendisinde varlığını kabul ettiğimiz ve belli bir seviyedeki insanların da müşâhede ettiği ‘Cemîl’ ismi, bütün güzelliklerin kaynağı olan ‘Cemâl’ sıfatına dayanmaktadır.”1)
  • “… mü’minler Cennet’ten Cemâlullah’ı da seyredebileceklerdir. Ve O’nun cemâlinin bir an görülmesi, binlerce sene Cennet hayatından daha lezzet vericidir.”2)
  • “Tecellî-i Cemâl: Allah’ın, lütuf, ihsan, şefkat, merhamet… gibi isim ve sıfatlarının inkişafında müşâhede edilen “‘ehadî’ tecellîdir.”3)
  • “Her cemâl ve kemal sahibi, cemâl ve kemâlini göstermek istemesine binaen, Cenâb-ı Hak da mutlak kemalini ve kemal derecesine varan mutlak cemâlini görmek ve göstermek istemiş ve kâinatı yaratmıştır.”4)
  • “Ayna-misâl mevcudatın birbiri arkasında zevâl ve fenâlarıyla beraber, arkalarından gelenlerin üstünde ve yüzlerinde aynı hüsün ve cemâlin cilvesinin bulunması gösterir ki; cemâl onların değil… Belki o cemâller, bir hüsn-ü münezzeh ve bir cemâl-i mukaddesin âyâtı ve emârâtıdır.”5)
  • “Her kalb sahibi bir insan; zîcemâl, zîkemâl, zîihsan bir zâtı sever. Ve o sevmek dahi, cemâl ve kemâl ve ihsanın derecâtına nisbeten tezayüd eder, perestiş derecesine gelir, canını feda eder derecede muhabbet bağlar. Yalnız bir defa görmesine, dünyasını feda etmek derecesine çıkar. Hâlbuki: Bütün mevcudattaki cemâl ve kemâl ve ihsan, O’nun cemâl ve kemâl ve ihsanına nisbeten, küçük birkaç lemeâtın, güneşe nisbeti gibi de olmaz.”6)
  • “Beşer, fıtraten şu kâinatın Hâlıkına karşı hadsiz bir muhabbet üzerine yaratılmıştır. Çünkü fıtrat-ı beşeriye de cemâle karşı bir muhabbet ve kemâle karşı perestiş etmek ve ihsâna karşı sevmek vardır. Cemâl ve kemâl ve ihsân derecâtına göre, o muhabbet tezâyüd eder. Aşkın en müntehâ derecesine kadar gider.”7)
  • Aklı başında olan bir adam; refikasına muhabbetini ve sevgisini, beş-on senelik fânî ve zâhirî hüsn-ü cemâline bina etmez. Belki kadınların hüsn-ü cemâlinin en güzeli ve dâimîsi, onun şefkatine ve kadınlığa mahsus hüsn-ü sîretine sevgisini bina etmeli. Tâ ki, o bîçâre ihtiyarladıkça, kocasının muhabbeti ona devam etsin. Çünkü onun refikası, yalnız dünya hayatındaki muvakkat bir yardımcı refika değil, belki hayat-ı ebediyesinde ebedî ve sevimli bir refika-yı hayat olduğundan, ihtiyarlandıkça daha ziyâde hürmet ve merhamet ile birbirine muhabbet etmek lâzım geliyor. Şimdiki terbiye-i medeniye perdesi altındaki hayvancasına muvakkat bir refâkatten sonra ebedî bir müfârakate mâruz kalan o aile hayatı, esasıyla bozuluyor.”8)
  • “… ism-i Cemîl’in bir cilvesi olan bütün cemâller, yani cemâl-i Zât, cemâl-i esmâ, cemâl-i sanat, cemâl-i masnûât dahi, o ayna-yı Ahmediye’de görülür, gösterilir.”9)
  • “Zât-ı Vâcibü’l-vücûd’un hadsiz cemâl ve kemâli vardır. Çünkü bütün kâinatın aksamına inkısam etmiş olan cemâl ve kemâlin bütün envâı, O’nun cemâl ve kemâlinin emâreleri, işaretleri, âyetleridir. İşte herhâlde cemâl ve kemâl sahibi, bilbedâhe cemâl ve kemâlini sevmesi gibi, Zât-ı Zülcelâl dahi cemâlini pek çok sever. Hem kendine lâyık bir muhabbetle sever. Hem cemâlinin şuââtı olan esmâsını dahi sever. Madem esmâsını sever, elbette esmâsının cemâlini gösteren sanatını sever. Öyle ise cemâl ve kemâline ayna olan masnûâtını dahi sever. Madem cemâl ve kemâlini göstereni sever; elbette cemâl ve kemâl-i esmâsına işaret eden mahlûkatının mehâsinini sever.”10)
  • “… bu kâinat, nihayetsiz bir hüsün ve cemâl-i sermedînin aynası ve cilveleri ve kâinattaki bütün cemâl ve kemâl ve güzellikler, o sermedî hüsünden gelir ve ona intisapla güzelleşir, kıymeti yükselir.”11)
  • “… bir cemâl sahibi, daima hüsün ve cemâlini görmek ve göstermek ister. Bu ise âhiretin vücudunu ister. Çünkü daimî bir cemâl, zâil ve muvakkat bir müştaka râzı olmaz; onun da devamını ister; bu da âhireti ister.”12)
  • “Ve keza bu güzel, müzeyyen, münevver masnûâtın Sâni’i için mücerred mânevî bir cemâl vardır. Ve O’nun, o mahfî hüsün ve cemâl için pek çok mehâsin ve letâifi vardır ki kısa akıllarımız ile idrak edemeyiz. Ezcümle, o cemâlin kesif aynalarından biri sath-ı arzdır. Bu sath-ı arz her asırda, her mevsimde, her vakitte daima tecelli etmekte olan o cilvelerin gölgelerini teşhir, tavsif, ilân ve izhar eder.
  • Ve keza hakâik-i sabitedendir ki yüksek bir cemâl sahibi bizzat kendi gözüyle ve bilvasıta başkasının gözüyle, cemâlini ve cemâlinin inceliklerini görmek istiyor. Binâenaleyh cemâl sermedî ve daim olursa, behemehal onun inceliklerini gösteren aynalarının da ebedî ve daimî olması zarurîdir. Çünkü bâki bir hüsün, fâni bir müştaka razı olamaz. Ve zâil ve fâni bir âşıkın, ebedî ve bâki olan mahbubuna muhabbeti adavete kalbolur.”13)
  • “… celâl, vâhidiyetin tecellisinden, cemâl dahi ehadiyetin tecellisinden zâhir olur. Bazen de cemâl, celâlden tecelli eder. Evet cemâlin gözünde celâl ne kadar cemildir, celâlin gözünde dahi cemâl o kadar celildir.”14)
  • “Cenab-ı Hakk’ın sıfât-ı ezeliye âleminde biri celâlî, diğeri cemâlî iki türlü tecellisi vardır. Celâl ile Cemâl’in, sıfât-ı ef’âl âleminde tecellisinden; lütuf ve kahır, hüsün ve heybet tezahür eder.”15)

Ayrıca Bakınız

Dipnotlar

1)
M. Fethullah Gülen, Asrın Getirdiği Tereddütler-3, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 75.
2)
M. Fethullah Gülen, Asrın Getirdiği Tereddütler-3, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 181.
3)
M. Fethullah Gülen, Kalbin Zümrüt Tepeleri, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 524.
4)
M. Fethullah Gülen, Çizgimizi Hecelerken (Prizma-8), İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 119.
5)
Bediüzzaman Said Nursî, Sözler, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 73.
6)
A.g.e. s. 635.
7)
Bediüzzaman Said Nursî, Lem’alar, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 73.
8)
A.g.e. s. 248–249.
9)
A.g.e. s. 394.
10)
Bediüzzaman Said Nursî, Mektubat, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 345.
11)
Bediüzzaman Said Nursî, Şuâlar, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 633.
12)
Bediüzzaman Said Nursî, Mesnevî-i Nûriye, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2007, s. 33.
13)
A.g.e. s. 35–36.
14)
A.g.e. s. 195.
15)
Bediüzzaman Said Nursî, İşârâtü’l-İ’câz, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2007, s. 64.
cemal.txt · Son değiştirilme: 2023/07/24 11:34 Değiştiren: Editör