Kullanıcı Aletleri

Site Aletleri


vefa

Vefa

  • “Dostluk ve yardım yolunu gözetme ve ortakların ahdlerini koruma.”1)
  • “Bana verdiğiniz sözü yerine getirin ki Ben de size karşı ahdimi yerine getireyim.” (Bakara, 2/40).
  • “Siz Beni zikredin ki Ben de sizi anayım.” (Bakara, 2/152).
  • “Eğer siz Allah’ın dinine destek olursanız, O da size yardım eder.” (Muhammed, 47/7).
  • “Aziz, sıddık ve fedakâr ve vefâkâr kardeşlerim ve hizmet-i Kur’âniye ve imaniyede kuvvetli ve kıymetli ve çalışkan ve muktedir arkadaşlarım… Bu dünyada benim için medâr-ı teselli sizlersiniz ve hakkınızda büyük ümitlerimi doğru çıkardınız. Cenâb-ı Hak sizden ebeden razı olsun, âmîn.”2)
  • Vefa, birine karşı ister baştan verilen, isterse verilip kendisine hatırlatılan şeylere karşı borcunun şuurunda olarak o borcu eda etmek demektir. Bu da çok defa karşılıklı mukaveleler şeklinde gerçekleşir.”3)
  • Vefalı olmak, bir taraftan sadakat gereken zata karşı o his ve tavrımızı korumak, bir diğer taraftan sorumluluğumuzun şuurunda olmak ve onun gereklerini yerine getirmek, bir başka zaviyeden de onun teveccühü ölçüsünde ona teveccühte bulunmak demektir. Vefa, dosta ait bir sıfattır. Dost, dostunu asla terk etmez. Dostluğun devamı da ancak vefaya bağlıdır.”4)
  • “Herkesin derecesine göre bir sadakat ve vefa hissi vardır. İnsan, bu ulvî hislerinden dolayı değer verdiği şeylere karşı saygı duyar ve onlara gönülden sahip çıkar. Meselâ bir insan, Efendimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) davasına, düşüncesine ve ortaya koyduğu âsârına karşı sadık ve vefalı ise o böyle bir duygu ve düşünceyle O’nun (sallallâhu aleyhi ve sellem) mübarek lihye-i şerifinin bulunduğu sandukayı veya kadem-i pâkini başına taç yapacaktır. Esasen böyle bir hürmet ne Kur’ân ne de Sünnet’te emredilmektedir ama Nebiler Serveri’ne (sallallâhu aleyhi ve sellem) karşı sadakat içinde olan bütün büyükler, Asr-ı Saadet’ten bu yana hep böyle vefalı davranmış ve O’nun ayak izinden hırkasına, âsâsından lihye-i şerifine varıncaya kadar, O’ndan hatıra kalan bütün emanetleri hep saygıyla karşılamış ve muhafaza etmişlerdir.”5)
  • Vefanın da sadakat ve emniyet gibi kendine göre belli kriterleri vardır ve vefa ancak onlarla vefa olur. Eğer vefa, Allah’a verilen söze bağlı kalma; insanlara verilen ahde riayet etme; dostluğun hakkını verme; Hak’tan halka kadar iyilik gördüğü herkese samimiyet ve sadakat içinde bulunma ise –ki öyledir– insan, Allah ve Resûlullah’a müteveccih, rıza mülâhazasına kilitli, iman ve Kur’ân’a hizmet aşkıyla başı sürekli Hak kapısının eşiğinde olmalı; her nefes alışverişinde, ‘Henüz derinleşemedim.. gönlümce olamadım.. hâlâ sofada dolaşıyorum ve salona giremedim.. harem dairesi ise bana fersah fersah uzak.’ demeli ve konumunun hakkını verememiş olma hissiyle inlemelidir.”6)
  • “Hakk’a vefa, yükselmenin tek yolu.. yolda takılıp kalmak da vefasızlığın en sonu.”7)
  • Vefa öyle bir şeydir ki bin kusur bile olsa örter.”8)
  • “… bir defasında (Üstad Bediüzzaman’ın) yemek yediği tahta kaşığı kırılınca, onu çiviyle raptederler. Sonra birisi, onu atıp yerine bir başka kaşık koyar. Eski kaşığını göremeyince, ‘Nerede benim 30 senelik kaşığım?’ der ve rahatsızlık izhar eder. Kaşığı bulup getirirler, o da sakinleşir.”9)

Ayrıca Bakınız

Diğer Diller

Dipnotlar

1)
Ali ibn Muhammed es-Seyyid eş-Şerif Cürcani, Tarifat: Arapça-Türkçe Terimler Sözlüğü, tercüme ve şerh: Arif Erkan, İstanbul: Bahar Yayınları, 1997, s. 246.
2)
Bediüzzaman Said Nursî, Kastamonu Lâhikası, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 5.
3)
M. Fethullah Gülen, Kendi İklimimiz (Prizma-5), İstanbul: Nil Yayınları, 2007, s. 12.
4) , 5)
A.g.e. s. 13.
6)
M. Fethullah Gülen, Yol Mülahazaları (Prizma-6), İstanbul: Nil Yayınları, 2007, s. 205.
7)
M. Fethullah Gülen, Fasıldan Fasıla-2, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 344.
8)
M. Fethullah Gülen, Fasıldan Fasıla-1, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 367.
9)
M. Fethullah Gülen, Fikir Atlası (Fasıldan Fasıla-5), İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 127.
vefa.txt · Son değiştirilme: 2024/01/16 18:13 Değiştiren: Editör