esya_ve_hadiseler
İçindekiler
Eşya ve Hâdiseler
- “… eşya ve hâdiselere gerektiği gibi nüfuz edemeyen bir kısım materyalistler, maddenin ense köküne inen çözülüp dağılmayı, atomun karşısına dikilen tükenişi, mânâ ve neticeleriyle sezip idrak edecekleri güne kadar düşüncelerinde hakikatsiz, beyanlarında yalancı olmalarına rağmen, bir kısım safderûn kimseleri aldatmaya devam edeceklerdir.”2)
- “Dâhilerde olduğu gibi, nebi, sadece yüce bir dimağ, eşya ve hâdiselere nüfuz eden bir istidat değildir. O, bütün melekeleriyle faâl, ceyyid, devamlı dalgalanan ve her dalgalanışta yeni bir arşiye çizen, gökler ötesine yükselen meselelerine ilâhî esintilerden tahlil bekleyen, eşyanın ötelerle birleşme noktası sayılan ufuk insandır.”4)
- “İnsanın eşya ve hâdiselerle münasebeti, böyle bir münasebetten hâsıl olan mânâlar ve bu mânâların vicdan derûnunda bırakacağı akisler, esintiler ve daha sonra insanın davranışlarında beliren farklılıklar bir düzine vak’alardır ki bir birini netice veren bütün bu şeinlerle, ruh canlı, dinamik ve duyarlı kalır.”5)
- “Mektep, hayatî hâdiselerin üzerine irfan hüzmeleri göndererek onları aydınlatır; talebelerine çevrelerini kavrama imkânını hazırlar. Aynı zamanda gayet hızlı olarak eşya ve hâdiseleri keşfetme yolunu açar ve insanı düşünce bütünlüğüne, tefekkürde istikamete ve çokta Tek’e götürür. Bu mânâda mektep ayn-ı mâbettir ve o mâbedin azizleri de muallimlerdir.”7)
- “Sabır, fıtratın sinesinde cereyan eden armoninin, insan tarafından sezilmesi, kavranması ve taklit edilmesidir. Evet, o, eşya ve hâdiselerin dilini anlama ve onlarla ‘diyalog’a geçme gayretidir. Bu dili anlayacağı âna kadar sebat gösteren, sonra da, varlığın zaman seli içindeki akışıyla kendi davranışları arasında bir köprü kurarak tabiatla bütünleşen insan ne mübeccel; kâinattaki bu ilahî mûsıkî ne ulvî ve bu âhengin sezilip görülmesi ne âlî bir temâşâdır!”11)
- “İlimlerin her çeşidinden faydalanmaya istidâdı olan; eşya ve hâdiselere müdahale kabiliyetiyle şereflendirilen; güzelliğin her çeşidini idrak edip benimseme melekeleriyle donatılmış bulunan; lezzetlerin türlü türlüsünü seçip ayırmasını bilen; ruhu sonsuzluk sevdasıyla sarhoş, gönlü ‘ebed ebed!’ diye inleyen bir varlık, nasıl vazifesiz ve geleceksiz olabilir ki?”12)
- “Dün ve bugün, zamanın sırrını kavrayanlar, eşya ve hâdiselere nüfuz ede ede onda var olmanın özünü keşfettiler. Zamanı bir boşluk telâkki edenler ise, onun öğütücü dişleri arasında eriyip gittiler.”13)
- “Bu âlemde sürekli, cansızlar hayata koşar.. hayat şuur ve idrake yürür.. karanlık-ışık tenavübü bir devr-i dâim içinde döner durur.. ve her şey birbiri üzerinde basamaklaşarak gider bir mârifet ufku teşkil eder.. evet, büyük-küçük bütün ırmak ve çayların akıp denizlere ulaşması misali, eşya ve hâdiseler de tıpkı bir çağlayan gibi hiç durmadan sonsuza akar.”14)
- “İnsan, … kâinat, eşya ve hâdiseleri okuyabildiği takdirde zamanla, uzak-yakın çevresindeki her şeyin dili çözülüverir; her nesne ona kendi konum ve mânâsıyla alâkalı çeşit çeşit kasideler sunmaya başlar; içini döker, Yaratan’a işaretlerde bulunur ve arkasındaki engin mânâlarla onun ufkuna ışıklar, gönlüne de inşirahlar salar.”18)
- “Enâniyet, değişik kullanım şekilleriyle ‘ben’ mânâsına gelen ‘ene’den türetilmiş bir kelime… İnsanın kendisi, özü, şahsiyeti mânâları yanında, ona, varlık, eşya ve hâdiseler hakkında tefrik, temyiz, okuma ve değerlendirme imkânı da veren ‘ene’; aynı zamanda bilme, inanma ve bu çerçevedeki ferdî ve içtimaî sorumluluklar karşısında insanı bir muhatap durumuna yükselten unsurdur.”19)
- “Gerçek Kur’ân kültürü; Kur’ân’ın dünya ve ukbâyı kucaklayan derinliğiyle alınıp hayata mâledilmesiyle mümkündür. Eşya ve hâdiseleri Kur’ân perspektifinde yorumlama, Kur’ân kültürüne ait ayrı bir televvündür.”21)
- “Bilimin el yordamıyla üzerinde çalıştığı kâinat, esasen Cenâb-ı Hakk’ın kudret ve iradesiyle yazdığı ve bir plân, program, ölçü ve dengeye göre tanzim ettiği eşya ve hâdiseler kitabı; gerçek ilimler ise, Allah’ın kâinattaki icraatından, kâinattaki ilâhî kanunlarla eşya ve hâdiselerin münasebetinden süzülmüş raporlardan ibarettir.”22)
- “… istikamet üzere tefekkür veya tefekkürde istikamet, ancak vahyin ışığı altında eşya ve hâdiseleri hallaç etmekle mümkün olacaktır.”23)
- “… hiçbir mâlul ve mahlûk kendi kendine var olamadığı, varlığını devam ettiremediği gibi, dayandığı noktaya aykırılığı ve muhalefeti de söz konusu değildir. Öyle ise bütün eşya ve hâdiseler, dayandıkları sebep ve illetlerle kâimdirler. Dolayısıyla da her şeyin vücudu itibarîdir. Yani varlığın her parçası, dayandığı illet ve sebep itibarıyla izafî bir vücuda sahip olsa da, ondan, müstakil bir varlık gibi söz etmek mümkün değildir.”24)
- “Bütün eşya ve hâdiseler ise bu biricik Vücudun akis ve tecellîlerinden ibarettir. Farklı bir yaklaşımla, vücud bir umman, eşya ve hâdiseler ise bu ummanın ‘bî kem u keyf’ mevceleri mesabesindedir.”25)
- “Bütün mevcûdat Vacibü’l-Vücud’la vardır.. ve Zât-ı İlâhî’nin eşya ve hâdiselerle alâkası da onu var etme, varlığını devam ettirme, gözetme alâkasıdır.”26)
- “… bizler bu mülâhazayla hareket etmeli ve çağın müktesebatını çok iyi okuyan; okuyup farklı tespit ve tahlillere ulaşan, eşya ve hâdiselere daha engince, daha kucaklayıcı ve daha mahrutî bakabilen insanlar yetiştirmeliyiz. Çünkü bu rehberler çok farklı kültür ortamlarının çocuklarıyla karşılaşacaklardır. Dolayısıyla insan, o anlayış ve kültürlerin, karşısına çıkardığı çeşit çeşit problemlere karşı hazırlıklı ve donanımlı değilse nakavt olur.”28)
- “… eşya ve hâdiseleri okuma, değerlendirmeye tâbi tutma mânâsında ‘nazar’ı ele alacak olursak, nikbin onun ifrat, bedbin tefrit hâlini; hakikatbin ise orta hâlini temsil eder.”29)
- “Düşünce dünyalarını maddiyatla sınırlandırmış bu kişiler zamanla eşya ve hâdiselerin metafizik yönünü anlama istidat ve kabiliyetlerini de köreltmiş olurlar. Bunun neticesinde eşya ve hâdiselerin arka yüzünü göremez, şer gibi görünen hâdiselerin ihtiva ettiği hikmetleri kavrayamaz ve te’vil-i ehâdise vâkıf olamadıklarından dolayı da hâdiselerin cereyanındaki değişik mânâları anlayamazlar.”30)
- “Eşya ve hâdiseler arasındaki âhenk cebrî, insanlar arasındaki nizam ise, iradî ve büyük ölçüde mehâfet ve mehâbet kaynaklıdır.”34)
Ayrıca Bakınız
Diğer Diller
Dipnotlar
1)
M. Fethullah Gülen, Asrın Getirdiği Tereddütler-1, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 2.
2)
A.g.e. s. 49–50.
3)
A.g.e. s. 60.
4)
A.g.e. s. 82.
5)
A.g.e. s. 201.
6)
M. Fethullah Gülen, Bir İ’câz Hecelemesi, İstanbul: Nil Yayınları, 2014, s. 203.
7)
M. Fethullah Gülen, Çağ ve Nesil (Çağ ve Nesil-1), İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 113.
8)
A.g.e. s. 117.
9)
A.g.e. s. 127.
10)
A.g.e. s. 128.
11)
A.g.e. s. 145.
12)
M. Fethullah Gülen, Buhranlar Anaforunda İnsan (Çağ ve Nesil-2), İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 103–104.
13)
A.g.e. s. 138.
14)
M. Fethullah Gülen, Yeşeren Düşünceler (Çağ ve Nesil-6), İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 195.
15)
M. Fethullah Gülen, Işığın Göründüğü Ufuk (Çağ ve Nesil-7), İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 44.
16)
A.g.e. s. 143.
17)
M. Fethullah Gülen, Sükûtun Çığlıkları (Çağ ve Nesil-9), İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 52.
18)
A.g.e. s. 53.
19)
A.g.e. s. 98.
20)
M. Fethullah Gülen, Fasıldan Fasıla-1, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 272.
21)
M. Fethullah Gülen, Fasıldan Fasıla-2, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 189.
22)
M. Fethullah Gülen, İnancın Gölgesinde-2, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 153.
23)
A.g.e. s. 180.
24)
M. Fethullah Gülen, Kalbin Zümrüt Tepeleri, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 366.
25)
A.g.e. s. 367.
26)
A.g.e. s. 370.
27)
M. Fethullah Gülen, İkindi Yağmurları (Kırık Testi-5), İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 33.
28)
M. Fethullah Gülen, Yaşatma İdeali (Kırık Testi-11), İstanbul: Nil Yayınları, 2012, s. 117.
29)
M. Fethullah Gülen, Mefkûre Yolculuğu (Kırık Testi-13), İstanbul: Nil Yayınları, 2014, s. 76.
30)
M. Fethullah Gülen, Buhranlı Günler ve Ümit Atlasımız (Kırık Testi-14), İstanbul: Nil Yayınları, 2015, s. 65–66.
31)
M. Fethullah Gülen, Yolun Kaderi (Kırık Testi-15), İstanbul: Nil Yayınları, 2016, s. 257.
32)
M. Fethullah Gülen, Kur’ân’ın Altın İkliminde, İstanbul: Nil Yayınları, 2010, s. 548.
33)
M. Fethullah Gülen, Çizgimizi Hecelerken (Prizma-8), İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 228.
34)
M. Fethullah Gülen, Ruhumuzun Heykelini Dikerken-1, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 109.
esya_ve_hadiseler.txt · Son değiştirilme: 2024/07/31 13:29 Değiştiren: Editör