Kullanıcı Aletleri

Site Aletleri


feyiz

İçindekiler

Feyiz

  • Feyiz ‘fazla suyun yatağından taşması, bir haberin şâyi olması, bir sırrın ifşa edilmesi’ gibi anlamlara gelir. Feyiz kelimesi mecazî olarak ‘bağış ve lütufkârlık’ manasında kullanılır. Bu kökten türeyen fiiller ‘akmak, taşmak, dalmak’ anlamında Kur’ân ve hadislerde de geçmektedir.”1)
  • “Artma, çoğalma, taşma ve bolluk, bereket mânâlarına geliyor feyiz. Bir şeyi var etme, onu varlığın bütün hususiyetleriyle serfiraz kılma; ilhamlarla, mevhibelerle kalbî ve ruhî hayatı derinleştirerek bazı kimseleri iç enginliklere ulaştırma… gibi hususlar da birer feyiz, ama şe’n-i Rubûbiyet’e has tecellî türünden birer feyiz.”2)
  • Feyiz, dünyada, insanın kalbî ve ruhî hayatı ile alâkalı olarak gelen vâridât-ı sübhâniyedir. Ahirette ise feyiz, insanın Cennet’e ulaşması, rızaya kavuşması ve Cemâlullah’ı görme şerefine nail olması gibi mazhariyetlerdir. Durum böyle olunca, ‘feyiz’ kelimesinin ifade ettiği muhtevayı idrak ve ihata bizler için imkânsızdır. Belki dört bir yanımızdan feyizler taşıp geliyor ve ruhumuzu sarıyordur da biz bunun farkında olamıyoruzdur. Belki de bizim farkında olamayışımız yine bize Cenâb-ı Hakk’ın bir ihsan ve lütfudur. Zira O’nun en büyük ihsanı, ihsanını hissettirmemesindedir.”3)
  • Din, güzel huylar adına açılmış en feyizli, en bereketli bir mekteptir. Bu yüce mektebin talebeleri de, yediden yetmişe bütün insanlardır. Bu mektebe intisap eden herkes böyle bir intisapla er-geç huzura, emniyete ve itminana erer. Dışarıda kalanlar ise, özleri dahil, zamanla her şeylerini kaybederler.”4)
  • Tasavvuf, tarikat ehlinde de görüldüğü gibi, zikir ve fikir yoluyla insan ruhunun, nâmütenâhî olan Kemalât-ı İlâhiyyeden feyiz alarak aydınlanmasından ibarettir. Başlangıcı, insan benliği mikyas yapılarak sonsuza bir kısım farazî hatlar koymakla başlar; nihayeti de, benlik ve benlik sırlarından vazgeçip, her şeyi O’ndan bilmekle noktalanır.”5)
  • “En uzun ömürlüler, en çok yaşayanlar değil; evirip-çevirip, hayatlarından en çok semere almasını bilenlerdir. Bu ölçüye göre, yüz yaşında kısa ömürlüler olabileceği gibi, on beş yaşında iken, ancak, binlerce yılda elde edilebilecek bereket ve feyizlerle, başı göklere ulaşmış olanlar da bulunabilecektir.”6)
  • “Bizim için çok mühim, bereketli ve feyiz dolu günler vardır. Bunlardan bazıları da mü’minlerin bayramı sayılır. Her hafta, cumagünü yaşanan bu bayram sevincini daha büyük çapta Kurban ve Ramazan Bayram larında da yaşarız. Kurban Bayramı, Hz. İbrahim’in belli bir buudda fedakârlık yaptığı, Müslümanların da bütün samimiyetleriyle günahlarının affına yol aradıkları.. ve bu gayeye matuf, bazılarının Beytullah ’a yüz sürüp, Arafat ’ta vakfeye durdukları ve Muhammedî bir ruhla yalvarıp yakardıkları bir gündür. Ramazan ise, bir ay oruçla Rabb’e yaklaşma sevincini, yaşama sevincini paylaşmanın ifadesi zengin, dolgun ve bereketli bir bayramdır. Fakat bir bayram daha vardır ki, o, bütün insanlık, hatta bütün bir varlık âleminin bayramı sayılır; o da Allah Resûlü’nün dünyayı teşrif buyurarak tenezzülen aramıza girip bizi şereflendirdiği gündür.. vilâdet-i Ahmediye’dir.”7)
  • “Nebiyy-i Zîşan’ın (aleyhissalâtü vesselâm) Makam-ı Mahmud’u ilâhî bir mâide ve rabbânî bir sofra hükmündedir. Evet tevzî edilen lütuflar, feyizler, nimetler o sofradan akıyor. Resûl-i Zîşan’a (aleyhissalâtü vesselâm) okunan salavât-ı şerîfe, o sofraya edilen davete icabettir. Ve keza salavât-ı şerîfeyi getiren adam Zât-ı Peygamberîyi (aleyhissalâtü vesselâm) bir sıfatla tavsif ettiği zaman, o sıfatın nereye taalluk ettiğini düşünsün ki tekrar be tekrar salavât getirmeye müşevviki olsun.”8)

İlave Okuma

Dipnotlar

2)
M. Fethullah Gülen, Kalbin Zümrüt Tepeleri, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 514.
3)
M. Fethullah Gülen, Asrın Getirdiği Tereddütler-4, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 102.
4)
M. Fethullah Gülen, Ölçü veya Yoldaki Işıklar, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 30.
5)
A.g.e. s. 40.
6)
A.g.e. s. 144.
7)
M. Fethullah Gülen, İnsanlığın İftihar Tablosu: Sonsuz Nur, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 41.
8)
Bediüzzaman Said Nursî, Mesnevî-i Nûriye, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2007, s. 78.
feyiz.txt · Son değiştirilme: 2024/04/15 11:06 Değiştiren: Editör