Kullanıcı Aletleri

Site Aletleri


dunya

Dünya

  • Dünya kelimesi, ‘yakın olmak’ mânâsına gelen ‘dünüv’ kökünden türemiş ‘en yakın’ anlamındaki ednâ kelimesinin müennesidir. Kur’ân’da âhiret hayatının karşılığı olmak üzere çok defa, ‘yakın hayat’ anlamındaki ‘el-hayâtü’d-dünyâ’ tamlamasında ‘hayat’ kelimesinin sıfatı olarak, bazan da belirli (mârife) şekliyle isim olarak kullanılmıştır.”1)
  • “Madem dünya var ve dünya içinde bu âsârıyla hikmet ve inâyet ve rahmet ve adâlet var; elbette, dünyanın vücûdu gibi kat’î olarak âhiret de var. Madem, dünyada her şey bir cihette o âleme bakıyor; demek oraya gidiliyor. Âhireti inkâr etmek, dünya ve mâfîhâyı inkâr etmek demektir.”3)
  • “… dünya, dârü’l-hikmet ve âhiret, dârü’l-kudret olduğundan; dünyada Hakîm, Mürettib, Müdebbir, Mürebbî gibi çok isimlerin iktizasıyla dünyada îcad-ı eşya bir derece tedricî ve zaman ile olması, hikmet-i rabbâniyenin muktezasıyla olmuş. Âhirette ise, hikmetten ziyade kudret ve rahmetin tezahürleri için maddeye ve müddete ve zamana ve beklemeye ihtiyaç bırakmadan birden eşya inşâ ediliyor.”4)
  • “… dünyanın iki yüzü var; belki üç yüzü var. Biri, Cenâb-ı Hakk’ın esmâsının aynalarıdır. Diğeri, âhirete bakar; âhiret tarlasıdır. Diğeri, fenâya, ademe bakar. Bildiğimiz, marzî-yi ilâhî olmayan ehl-i dalâletin dünyasıdır.”5)
  • “Nasıl ki su, kendi zararına olarak incimad eder. Buz, buzun zararına temeyyu eder. Lüb, kışrın zararına kuvvetleşir. Lafız, mânâ zararına kalınlaşır. Ruh, cesed hesabına zaifleşir. Cesed, ruh hesabına inceleşir. Öyle de: Âlem-i kesif olan dünya, âlem-i latîf olan âhiret hesabına, hayat makinesinin işlemesiyle şeffaflaşır, latîfleşir.”6)
  • “… dünya, öldükten sonra âhiret olarak diriltilecektir.”7)
  • “Elbette en bahtiyar odur ki; dünya için âhireti unutmasın, âhiretini dünyaya feda etmesin, hayat-ı ebediyesini hayat-ı dünyeviye için bozmasın, mâlâyâni şeylerle ömrünü telef etmesin, kendini misafir telâkki edip misafirhâne sahibinin emirlerine göre hareket etsin, selâmetle kabir kapısını açıp saadet-i ebediyeye girsin.”8)
  • “Nasihat istersen ölüm yeter. Evet, ölümü düşünen, hubb-u dünyadan kurtulur ve âhiretine ciddî çalışır.”9)
  • “Bediüzzaman Hazretleri ‘Bu dünya, dârü’l-hizmettir; dârü’l-ücret ve mükâfat değildir. Buradaki a’mâl ve hizmetlerin ücretleri berzahta ve âhirettedir; onlar orada meyve verir.’ der. Öyleyse, ahirette meyve verecek amellerin neticelerini dünyada istememek gerektir. Eğer burada verilirse, o zaman da, memnun olarak değil, mahzunâne ve temkinle kabul edilmelidir. Çünkü, Cennetin meyvelerini, bu dünyada fâni bir surette yemek, akıl kârı değildir. Keşif, keramet ve ruhanî zevkler de bir çeşit ücrettir. Bunlar da beklenmemeli, istemeden verilince de gizlenmeli; gurur ve kibre değil şükür ve ubudiyette derinleşmeye vesile edilmelidir.”10)
  • “İslâm’ın kökleri, zaman-mekân üstü sonsuzluk; muhatabı, gökler ve yer vüs’atinde mânevî genişliği olan insan kalbi; hedefi de, dünya ve âhiret saadetidir.”11)
  • “… beşerin dünya ve âhiret saadetini temin edecek yegâne vesile de O’nun (celle celâluhu) gönderdiği dindir.”12)

Ayrıca Bakınız

İlave Okuma

Dipnotlar

1)
TDV, Diyanet İslam Ansiklopedisi, İstanbul: TDV, 1994, 10/22.
2)
Bkz. El-Gazâlî, İhyâu Ulûmi’d-Dîn, 4/19; Es-Sehâvî, El-Makâsıdü’l-Hasene, s. 497; Aliyyülkârî, El-Esrâru’l-Merfûa, s. 205.
3)
Bediüzzaman Said Nursî, Sözler, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 92.
4)
A.g.e. s. 120.
5)
A.g.e. s. 369.
6)
A.g.e. s. 577.
7)
A.g.e. s. 580.
8)
Bediüzzaman Said Nursî, Mektubat, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 75.
9)
A.g.e. s. 320.
10)
M. Fethullah Gülen, İkindi Yağmurları (Kırık Testi-5), İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 86.
11)
M. Fethullah Gülen, Kendi Dünyamıza Doğru (Ruhumuzun Heykelini Dikerken-2), İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 61.
12)
M. Fethullah Gülen, Asrın Getirdiği Tereddütler-3, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 192.
dunya.txt · Son değiştirilme: 2024/03/12 12:30 Değiştiren: Editör