Kullanıcı Aletleri

Site Aletleri


ictihat

İçtihat

  • İçtihat, “çaba sarf etmek, gayret göstermek, bir konuda görüş ileri sürmek” anlamına gelir. İslam hukuku ve fıkıh literatüründe ise içtihat, hukukî bir meseleyi çözmek veya bir hüküm çıkarmak için kaynakları (Kur’ân, Sünnet, icmâ, kıyas) kullanarak derinlemesine düşünme, araştırma ve yorumlama sürecine verilen isimdir.
  • Ashab-ı Güzîn’den sonra da ilk asırlardaki selef-i salihîn efendilerimiz, zamanın değişmesiyle ortaya çıkan hayatla alâkalı boşlukları çeşitli istinbatlarla doldurmuşlardır. Duygu safveti ve ihtiyaç tezkeresiyle İlahî Kelam’a mürâcaat eden bu rabbânîler, icmâ ve kıyas sayesinde, dinin kendi gücünü bir kere daha ifade etmesine zemin hazırlamışlardır. Zamanı, konjonktürü ve değişen şartları gözeterek, içtihada ve istinbata açık yanlarıyla İslam’ı içinde yaşadıkları asrın idrakine göre daha bir gür sedayla seslendirmişlerdir. Bu açıdan da, biz Asr-ı Saadet'ten bugüne dek selef-i salihînin üzerinde hassasiyetle durduğu, yaşadığı, koruduğu, salıkladığı ve sonraki nesillere emanet bıraktığı Müslümanlıkla Müslümanız elhamdülillah.”1)
  • “Zaman önemli bir müfessirdir. Şartlara ve konjonktüre göre bazı hususların tevil ve tefsirinde o, bir ibre vazifesi görür. Diğer bir ifadeyle Kitap ve Sünnet’te bazı alanlar içtihat ve istinbata emanet edilmiş, tevil ve tefsiri de zaman müftüsüne bırakılmıştır. Fakat içinde bulundukları zaman ve şartlara göre, bu tür hususları yorumlayacak insanların, öncelikle ele aldıkları mevzular hakkında Kitap ve Sünnet’in sarih bir beyanı olup olmadığını bilmeleri, araştırıp tetkik etmeleri gerekir. Çünkü Kur’ân-ı Kerim veya Sünnet-i Sahiha’da yer alan nassların aksine bir şey söylenemez. Aynı şekilde aslî delilleriyle meseleleri tespit edip değerlendiren müctehidîn-i izamın bir mevzuda icmaı vaki olmuşsa bunun aksine bir yorum da kabul edilemez. Her ne kadar bazıları icmaın bir hüccet olmadığını iddia etse de, o, ‘Ümmetim, dalâlet üzerinde ittifak etmez.’2), ‘Allah’ın inayet ve kudreti cemaatle beraberdir.’3) ve ‘Allah’tan, ümmetimin sapıklıkta içtima etmemesini istedim, O da bu isteğimi kabul buyurdu.’4) gibi nurlu beyanlarda görüldüğü üzere oldukça güçlü bir hüccettir. Ayrıca kalbi, ruhu, aklı, vicdanı, havass-ı zahire ve batınesi selim olan insanların garazsız, ivazsız, bir mevzuda ittifak etmeleri aklen, icmaın hüccet oluşuna çok önemli bir delildir.”5)
  • “Günümüzde Kitap ve Sünnet’te çözümünü bulamadığımız içtihada ihtiyaç duyulan meselelere gelince, bizim kanaatimiz, sahasının uzmanı şahıslardan bir heyet teşkil edilmesi ve böyle bir içtihadı bu heyetin gerçekleştirmesidir. Böylelikle bir kişinin üstesinden gelemeyeceği bu ağır yük cemaatin omuzlarına yüklenmiş olacaktır ki; onun da her zaman dalâlete düşmeyeceği teminatı söz konusudur.”6)
  • “Selef-i Sâlihînin müçtehidîn-i izâmı, asr-ı nur ve asr-ı hakikat olan asr-ı Sahabeye yakın olduklarından, sâfî bir nur alıp, hâlis bir içtihad edebilirler. Şu zamanın ehl-i içtihadı ise, o kadar perdeler arkasında ve uzak bir mesafede hakikat kitâbına bakar ki, en vâzıh bir harfini de zor ile görebilirler. Eğer desen: ‘Sahabeler de insandırlar; hatâdan, hilâftan hâlî olmazlar. Halbuki, içtihadâtın ve ahkâm-ı şeriatın medârı Sahabelerin adâleti ve sıdkıdır ki, hattâ ümmet, ’Sahabeler umumen âdildirler, doğru söylerler’ diye ittifak etmişler.”7)
  • “‘Zaruriyat-ı Diniye’ denilen ve kabil-i te’vil olmayan ve ‘Muhkemât’ denilen düsturları ise, hiçbir cihette kabil-i tebdil değildir ve medar-ı içtihad olamaz!”8)
  • “Her müstaid; nefsi için içtihat edebilir, teşri’ edemez.”9)
  • “İslâmiyet’in müsellemâtını tamamen imtisal ettiği cihetle bihakkın daire-i dâhiline girmiş zâtta; meylü’t-tevsî, meylü’t-tekemmüldür. Lâkaytlık ile hariçte sayılan zâtta meylü’t-tevsî, meylü’t-tahriptir. Fırtına ve zelzele zamanında değil içtihat kapısını açmak, belki pencerelerini de kapatmak maslahattır. Lâubaliler, ruhsatlarla okşanılmaz; azîmetlerle, şiddetle ikaz edilir.”10)

Ayrıca Bakınız

İlave Okuma

  • Bediüzzaman Said Nursî, Sözler, “Yirmi Yedinci Söz” (İçtihad Risalesi), İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 522.

Dipnotlar

1)
M. Fethullah Gülen, Vuslat Muştusu, (Kırık Testi-8), İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 52.
2)
İbn Mâce, Fiten, 8.
3)
Tirmizî, Fiten, 7.
4)
Ahmed ibn Hanbel, El-Müsned, 6/396.
5)
M. Fethullah Gülen, Mefkûre Yolculuğu (Kırık Testi-13), İstanbul: Nil Yayınları, 2014, s. 155.
6)
M. Fethullah Gülen, Yol Mülahazaları (Prizma-6), İstanbul: Nil Yayınları, 2007, s. 154.
7)
Bediüzzaman Said Nursî, Sözler, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 526.
8)
Bediüzzaman Said Nursî, Mektubat, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 490.
9)
A.g.e. s. 529.
10)
A.g.e. s. 537.
ictihat.txt · Son değiştirilme: 2024/04/15 11:20 Değiştiren: Editör