Kullanıcı Aletleri

Site Aletleri


iktisat

İktisat

  • Tutumlu olma, israf etmeme.
  • “Resûl-i Ekrem (aleyhissalâtü vesselâm), … Bütün Sünen-i seniyyesinde, ahvâl-i fıtriyesinde ve ahkâm-ı şer’iyyesinde, hadd-i istikâmeti ihtiyar edip zulüm ve zulümât olan ifrât ve tefritten, israf ve tebzirden içtinâp etmiştir. Hattâ tekellümünde ve ekl ve şürbünde, iktisâdı rehber ve israftan katiyen içtinâp etmiştir.”1)
  • “Ey israflı, iktisatsız; ey zulümlü, adaletsiz; ey kirli, nezâfetsiz, bedbaht insan! Bütün kâinatın ve bütün mevcudâtın düstur-u hareketi olan iktisat ve nezâfet ve adaleti yapmadığından, umum mevcudâta muhalefetinle, mânen onların nefretlerine ve hiddetlerine mazhar oluyorsun. Neye dayanıyorsun ki; umum mevcudâtı zulmünle, mizansızlığınla, israfınla, nezâfetsizliğinle kızdırıyorsun? Evet, ism-i Hakîm’in cilve-i âzamından olan hikmet-i âmme-i kâinat, iktisat ve israfsızlık üzerinde hareket ediyor, iktisadı emrediyor. Ve ism-i Adl’in cilve-i âzamından gelen kâinattaki adalet-i tâmme, umum eşyanın muvâzenelerini idare ediyor ve beşere de adaleti emrediyor.”2)
  • “… hakâik-i Kur’âniye’den ve desâtir-i İslâmiye’den olan adalet, iktisat, nezâfet, hayat-ı beşeriyede ne derece esaslı birer düstur olduğunu anla. Ve ahkâm-ı Kur’âniye ne derece kâinatla alâkadar ve kâinat içine kök salmış ve sarmış bulunduğunu ve o hakâiki bozmak, kâinatı bozmak ve suretini değiştirmek gibi mümkün olmadığını bil!”3)
  • “Sâni-i Zülcelâl, ism-i Hakîm’in muktezasıyla, her şeyde en hafif sureti, en kısa yolu, en kolay tarzı, en faydalı şekli ehemmiyetle takip ettiği gösteriyor ki; israf, abesiyet, faydasızlık fıtratta yoktur. İsraf ise, ism-i Hakîm’in zıttı olduğu gibi; iktisat, onun lâzımıdır ve düstur-u esasıdır.
  • Ey iktisatsız, israflı insan! Bütün kâinatın en esaslı düsturu olan iktisadı yapmadığından, ne kadar hilâf-ı hakikat hareket ettiğini bil! كُلُوا وَاشْرَبوُا وَلاَ تُسْرِفُوا âyeti ne kadar esaslı, geniş bir düsturu ders verdiğini anla!”4)
  • “Ben iktisat ve bereketle yaşıyorum. Rezzâkımdan başka kimsenin minnetini almıyorum ve almamaya da karar vermişim. Evet, günde yüz para, belki kırk para ile yaşayan bir adam, başkasının minnetini almaz.”5)
  • “Ey kanaatsiz, hırslı ve iktisatsız, israflı ve haksız, şekvâlı, gafil insan! Katiyen bil ki kanaat, ticaretli bir şükrandır.. hırs, hasâretli bir küfrândır.. ve iktisat, nimete güzel ve menfaatli bir ihtiramdır. İsraf ise, nimete çirkin ve zararlı bir istihfaftır. Eğer aklın varsa kanaate alış ve rızaya çalış. Tahammül etmezsen, ‘Yâ Sabûr’ de ve sabır iste, hakkına razı ol, teşekkî etme! Kimden kime şekvâ ettiğini bil, sus! Herhâlde şekvâ etmek istersen, nefsini Cenâb-ı Hakk’a şekvâ et, çünkü kusur ondadır.”6)
  • Şükrün mikyası, kanaattir ve iktisattır ve rızadır ve memnuniyettir. Şükürsüzlüğün mizanı, hırstır ve israftır, hürmetsizliktir; haram-helâl demeyip, rast geleni yemektir. Evet hırs, şükürsüzlük olduğu gibi; hem sebeb-i mahrumiyettir, hem vâsıta-yı zillettir.”7)
  • Hırs ve tamah, zaaf-ı fakr noktasında teveccüh-ü nâsı celbine medar riyâkârâne vaziyet almaya sevkediyor. Risale-i Nur’un şakirtleri, iktisat ve kanaat ve tevekkül ve kısmetine rıza gibi, Risale-i Nur’un dersinden aldıkları izzet-i imaniye, inşaallah, onları riyâdan ve dünya menfaatleri için hodfuruşluktan men eder.”8)
  • “… peygamberlik mesleğinin hakikî mirasçıları, dava-yı nübüvvetin vârisleri de son nefeslerini verinceye dek hep istiğna ruhuyla hareket etmeli, müstağni yaşamalı ve asla Allah’tan başka hiç kimse karşısında bel kırmamalı, boyun bükmemeli, minnet altına girmemelidir. Çünkü –Rabbim muhafaza buyursun– hizmet insanı, minnet altına girerse, altına girdiği minnetin diyetini çok ağır bir şekilde ödemek zorunda kalabilir. Bu sebeple iman ve Kur’ân hizmetinde bulunanlar, bir ömür boyu iktisat ve kanaat düsturlarına sımsıkı sarılmalı, icabında aç kalmalı, gerekirse günde bir öğünle iktifa etmeli, fakat kat’iyen başkalarına diyet ödeyecek bir duruma düşmemelidir. Evet, onlar ister şahısları, isterse aile ve yakınları itibarıyla el âleme el açmaktan, tese’ülde bulunmaktan uzak kalmalıdır. Zira her el açış, her tekeffüf Allah’ın inayet ve rahmetinden, O’nun tutup kaldırmasından bir adım uzaklaşma ve kazanma kuşağında bir kayıp, bir hüsran yaşama demektir.”10)
  • “Elindekine kanaat etmeyip gözlerini hep daha yukarılara diken insanlarla alâkalı yapılabilecek diğer bir şey, fedakârlık yapma ve elindeki imkânlarla yetinmenin sadece zor şartlarda riayet edilmesi gereken esaslar olmadığı üzerinde durmak ve her hâlükârda iktisat ve istiğna düsturlarıyla yaşamanın tabiatları hâline gelmesini sağlamaktır.”11)

Ayrıca Bakınız

İlave Okuma

Dipnotlar

1)
Bediüzzaman Said Nursî, Lem’alar, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 77–78.
2) , 3)
A.g.e. s. 385.
4)
A.g.e. s. 393.
5)
Bediüzzaman Said Nursî, Mektubat, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 68.
6)
A.g.e. s. 324.
7)
A.g.e. s. 413.
8)
Bediüzzaman Said Nursî, Kastamonu Lâhikası, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 153.
9)
A.g.e. s. 320.
10)
M. Fethullah Gülen, Yaşatma İdeali (Kırık Testi-11), İstanbul: Nil Yayınları, 2012, s. 157.
11)
M. Fethullah Gülen, Yenilenme Cehdi (Kırık Testi-12), İstanbul: Nil Yayınları, 2013, s. 213.
iktisat.txt · Son değiştirilme: 2023/12/23 16:57 Değiştiren: Editör