Kullanıcı Aletleri

Site Aletleri


asfiya

Asfiyâ

  • İlim ve takvalarıyla seçkin, tahkik ehli, kalb ve akılları saflaşmış, Peygamber Efendimizin (aleyhissalâtü vesselâm) gerçek vârisi şahsiyetler.
  • Allah Resûlü’nden Hz. Ömer’e, ondan Ömer b. Abdülaziz’e, ondan da dünya kadar evliya, asfiyâ, ebrâr, mukarrabîn ve çağın devâsâ gönül erlerine kadar, binler-yüzbinler hep aynı çizgide: ‘Büyüklerde büyüklük alâmeti tevazu ve mahviyet, küçüklerde küçüklük emaresi de kibir ve enaniyettir.’ demiş, ilk mevhibelerini yitirmemiş olanlara insan-ı kâmil olma yolunu göstermiş ve hep tevazuu yeğlemişlerdir.”1)
  • “Enbiyâ, asfiyâ ve mukarrabîni zirveler zirvesine ulaştıran ve onlara mânevî terakkilerinde berk ve burak olan sıdk, şeytan ve onun avanesini aşağıların aşağısına sürükleyen de yalandır.”2)
  • “Başta büyük peygamberler olmak üzere, bütün enbiyâ, asfiyâ ve evliya, sabrın her çeşidini temsilin yanında, Hak’la sımsıkı irtibatlı oldukları hâlde, halkın içinde dişlerini sıkıp ‘sabr anillah’ yaşamaları, onların en mümeyyiz vasıflarıdır ve erişilmezliklerinin emaresidir.”3)
  • “Kurbun; avam-ı mü’minîn, evliya, asfiyâ, ebrâr ve mukarrabîne göre dereceleri bulunduğu gibi, ‘bu’d’un da kendi içinde alt alta dereke ve mertebeleri vardır; bu mertebelerin mutlak helâk noktasını da şeytan işgal eder.” 4)
  • “Soru: Halk arasında ‘Asfiyâ’ diye meşhur olanlar var, bunlar kimlerdir ve temsil ettikleri makamlar nasıldır?
  • Cevap: Bunlar bir yönüyle, Hakk’a açık olması bakımından enbiyanın makamını temsil ederler. Asfiyâ, enbiya ile evliya arasında bir makam işgal eder. Bunlar perdesiz, hâilsiz Hakk’a nâzır ve ilâhî tecellîlere âşinâdırlar. Eskiden kalelerde her ayın doğuş noktasını görebilmek için bir menfez tespit edip gedik açarlardı. İşte asfiyâ da, Hakk’a karşı böyle bir rasat kabiliyet ve imkânıyla serfirazdır. Sizin en pes dediğiniz şeylerde bile onlar Hakk’ın tecellîlerini görürler. Bunlarda ilk mevhibe, cebrîdir de, ama sonra inkişafla, iradeleriyle de Hâlık’a açılırlar. Hakk’a açık olunca, mülk âlemini seyrettikleri gibi, melekût âlemini de her zaman temâşâ edebilirler. Bu müşâhede ve seziş firasetten farklı bir şeydir. Zira, firasete bazen tecrübe ile ulaşılabilir.”5)
  • “Rüyadaki adam kendi rüyasını tâbir edemediği gibi, o kısım ehl-i keşif ve şuhûd dahi rü’yetlerini o hâlde iken kendileri tâbir edemezler. Onları tâbir edecek, ‘asfiyâ’ denilen veraset-i nübüvvet muhakkikleridir.”6)
  • “… cadde-i kübrâ, sahabe ve tâbiîn ve asfiyânın caddesidir.”7)
  • “Hem Kur’ân’ın verdiği meyveler hem mükemmeldir hem hayattardır. Öyleyse, Kur’ân ağacının kökü hakikattedir, hayattardır. Çünkü meyvenin hayatı, ağacın hayatına delâlet eder. İşte, bak, her asırda ne kadar asfiyâ ve evliya gibi mükemmel ve kâmil zîhayat ve zînur meyveler vermiş.”8)
  • Asfiyâ ve sıddîkîn denilen müçtehitler, imamlar, allâmeler; İbni Sina, İbni Rüşd gibi dâhî feylesoflar misillü binler ehl-i tahkik; aklî ve mantıkî bir tarzda, her biri ayrı bir meslekte, şüphesiz, binler hüccetlere ve kat’î burhanlara istinaden, ilmelyakîn derecesinde Muhammed aleyhissalâtü vesselâmın risaletine ve hakkaniyetine imanları öyle küllî bir şehâdettir ki, onların umumu kadar bir zekâsı bulunmayan karşılarına çıkamaz.”9)

Dipnotlar

1)
M. Fethullah Gülen, Kalbin Zümrüt Tepeleri, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 127.
2)
A.g.e. s. 133.
3)
A.g.e. s. 150.
4)
A.g.e. s. 192.
5)
M. Fethullah Gülen, Fasıldan Fasıla-1, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 218.
6)
Bediüzzaman Said Nursî, Mektubat, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 85.
7)
A.g.e. s. 88.
8)
A.g.e. s. 216.
9)
Bediüzzaman Said Nursî, Şuâlar, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 616.
asfiya.txt · Son değiştirilme: 2024/03/12 20:11 Değiştiren: Editör