Kullanıcı Aletleri

Site Aletleri


irfan

İrfan

  • İrfana gelince, o, ihsan mülâhazası içinde mütalâa edilebilecek bir mefhumdur. Bu açıdan irfan ufkuna ulaşmak isteyen bir insanın önce sağlam bir şekilde iman etmesi, ardından amel-i salih yapması ve bunu da zamanla bir vicdan kültürü hâline getirmesi gerekir. Evet, irfana ulaşmanın en önemli yolu, ibadet ü taati titizlikle ve şuurlu bir şekilde yerine getirmektir. İbadet ü taatte şuur olmayınca irfana ulaşılamaz. İrfana ulaşamayan bir insanın ise Allah sevgisine, peygamber muhabbetine ermesi mümkün değildir.”2)
  • “… ilim, küllî ve umumî bir bilme, mârifet ise herhangi bir şeyi –bu şeye Zât-ı ulûhiyet de dahildir– vech-i cüz’üyle tanımak demektir. Bu itibarla da, öteden beri Hazreti Zât-ı Vahid ü Ehad’e bilittifak ‘Âlim’ denmiştir ama, ‘ârif’ denmeden hep kaçınılmıştır. Ayrıca, dâniş, irfan, vicdan kültürü, hüner ve sanat mânâlarına da gelen mârifet; erbab-ı hakikatçe, bir şeyin ‘latîfe-i rabbaniye’ ile duyulması, bilinen şeyin misal-i ilmîsi, icabında kaybolup sonra da dönüp gelen ve tekerrür ettikçe derinleşen hafıza, şuur, idrak mahfuzatı ve bir hakikati diğerlerinden tam tefrik ve temyize yarayan yeterli malumat demektir ki; ef’âl ve sıfatların bilinmesi ve bilinen şeylerin de tafsile açık olmasıyla hulâsa edilebilir.”3)
  • “Herkes kendi çerçevesinde kâmildir ve kemali de onun istidat ve mârifet gayretiyle mebsuten mütenasiptir (doğru orantılı). Evet, bütün kâmil insanlarda beyan ve burhanın yanında irfan da önemli bir derinlik ve zenginliği teşkil etmektedir. Bu hususlardan herhangi birindeki bir kusur, kemal adına da ciddî bir eksiklik sayılır. Kur’ân ve Sünnet temel yörünge; mantık ve akılla istidlâl, beyana bağlı bu konunun bir burhan ayağı; irfan ise, böyle bir istikametin semeresidir.”4)
  • İlham, i’lâma göre bâtınî bir bildirme olup, feyiz yoluyla kalbe ilka edilen ilim ve irfan demektir ki, şer’-i şerifte hüccet ve delil sayılmadığı gibi ilzam ediciliği de söz konusu değildir.”5)
  • Temkin edalı irfan erleri, vuslatta da, ünste de her zaman hürmet içinde bulunur; haşyet, mehâfet ve huşû ile oturur kalkarlar.. onların her hâllerinde bir edeb ve hayâ nümâyândır. Yer yer cemalî tecellîlerin iltifatkâr, recâ edalı ve şefkat buudlu cilveleriyle naza ve şathiyyâta temayül gösterme ihtimali söz konusu olsa da, her zaman teyakkuz içinde ve temkinli davrandıklarından hemen haşyetle titrer; ciddî bir huşû ile ‘saygı’ der inler; hürmetle eğilir ve konumlarına uyan tavra girerler.”6)
  • Edebiyat, bir milletin ruhî yapısı, düşünce dünyası ve irfan hayatının beliğ bir lisanıdır. Aynı ruhî yapı, aynı düşünce sistemi ve aynı irfan hayatını paylaşmayan fertler, aynı millete mensup olsalar da, birbirlerini anlamaları mümkün değildir.”7)
  • Akıl, önemli bir ilim kaynağı; basiret ise, ciddi bir irfan menbaıdır. Aklı olup da basireti bulunmayan birisinin, çok şey bilip, çok şey anlasa da, bildikleriyle bir yere varabilmesi oldukça zor, hatta imkânsızdır.”8)
  • “Bilindiği üzere insanın bir mülk bir de melekût yanı vardır. Yani onun fiziğe ait bir yanı olduğu gibi fizik ötesine açık bir mahiyeti de vardır. Evet onun, bir taraftan behîmî hisler, şehvetler, gazaplar, kinler, nefretlerden ibaret hayvanî bir yanı, diğer taraftan da iz’an, irfan, mârifet, muhabbet, kulluk ve tevazu gibi melekî bir cenahı söz konusudur. İşte insanın, potansiyel insanlıktan hakikî insan olma ufkuna yükselmesi, mahiyetinde bulunan bu meleklik yönünü inkişaf ettirmesiyle mümkün olacaktır.”9)
  • “İslam tarihi boyunca, ilim, irfan, aşk ve heyecanıyla sesi soluğu asırlar ötesine ulaşan nice büyük insan yetişmiştir. Özellikle İmam Gazzâlî, İmam-ı Rabbanî, Mevlânâ Halid-i Bağdâdî gibi engin şahsiyete sahip bir kısım nadide fıtratlar vardır ki, bunların durumu daha bir farklılık arz eder. İşte Hazreti Mevlânâ böyle bir ufkun âbide şahsiyetlerinden biridir. Karanlık dönemlere ışık salmış, çağları aydınlatan bu büyük zatlar, kendi devirlerini çok iyi okumuş, analiz etmiş ve insanların ihtiyaç duydukları mevzular neler ise daha ziyade onlar üzerine hasr-ı himmet etmişlerdir.”10)
  • Dünyada iken, cennetin yamaçlarında dolaşmak, bir yönüyle hayatın ahirete göre plânlanıp yaşanması demektir. Daha açık ifadesiyle hayatın, iman, amel, ilim, irfan vb. unsurlarla yoğrularak, İlâhî teveccüh ve rahmet esintilerine açık hâle getirilmesi demektir ki, bu şekildeki bir hayat, dâima Cenâb-ı Hakk’ın müşahedesi altında şekillenen bir form içinde cereyan eder; eder ve santim sapma ve kayma olmaz. Aslında böyle bir hayata yükselebilme, -Allah’ın izniyle- herkes için söz konusu olabilir.
  • Ne var ki temelde bütün varidâtı mânevî âlemlerden kopup gelen feyizlere bağlı böyle bir hayat, irfan yolunda sürekli cehde ve amel-i salihte ısrara vâbestedir. İnancım o ki, kul, kullukta biraz ısrar edince, Cenâb-ı Hak da onun gözlerini gayb âlemine açacak ve onu ötelerden süzülüp gelen envâra, esrâra muttali kılacaktır.”11)
  • “Gelecekte, dine hizmetin tarihini yazmaya soyunanlar, onu bazı kimselerin ilim, irfan, dehâ, firaset ve kiyasetlerinde arayacaklardır. Daha şimdiden âvâzım çıktığı kadar haykırarak ilan ediyorum ki, iman ve Kur’ân yolundaki gelişmeleri bu şekilde yorumlayanlar, çok büyük bir yanlışlık içinde olacaklardır. Aslında bizler, Allah’ın lütuflarının hâkim olduğu bir çağı yaşayan insanlarız. Şayet gelecekte bu devrin tarihini yazacak olanlar işin gerçek yüzünü bilseler, bu çağa ‘Cenâb-ı Hakk’ın lütuflarının sağanak sağanak yağdığı çağ.’ diyeceklerdir.”12)

Ayrıca Bakınız

İlave Okuma

Dipnotlar

1)
M. Fethullah Gülen, Asrın Getirdiği Tereddütler-1, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 70.
2)
M. Fethullah Gülen, Mefkûre Yolculuğu (Kırık Testi-13), İstanbul: Nil Yayınları, 2014, s. 107.
3)
M. Fethullah Gülen, Kalbin Zümrüt Tepeleri, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 329.
4)
A.g.e. s. 329.
5)
A.g.e. s. 530.
6)
A.g.e. s. 712–713.
7)
M. Fethullah Gülen, Ölçü veya Yoldaki Işıklar, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 50.
8)
A.g.e. s. 77.
9)
M. Fethullah Gülen, Kalb İbresi, (Kırık Testi-9), İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 210.
10)
M. Fethullah Gülen, Yenilenme Cehdi (Kırık Testi-12), İstanbul: Nil Yayınları, 2013, s. 251.
11)
M. Fethullah Gülen, Prizma-4, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 264.
12)
M. Fethullah Gülen, Fikir Atlası (Fasıldan Fasıla-5), İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 167–168.
irfan.txt · Son değiştirilme: 2024/03/13 18:00 Değiştiren: Editör