Kullanıcı Aletleri

Site Aletleri


varidat

Vâridât

  • “Bağış, ihsan, hak vergisi ve ekstra ilâhî lütuflar mânâsına gelen mevhibe; kalbe gelen, içe doğan ve insanın gönlüne tulû eden vârid -biz bunu daha ziyade çoğul olarak ‘vâridât’ şeklinde kullanırız- tasavvufçulara göre, yoldakilere Cenâb-ı Hakk'ın özel bir teveccühü, bir iltifatı, bir atiyyesi ve bazı ahvâlde hususi bir tenvir ve irşadıdır ki, buna, hak yolcularının her şeyi doğru görüp doğru değerlendirmeleri için zaman zaman onların iç dünyalarında tecellî eden ‘envâr-ı sıfât’ veya ‘envâr-ı esmâ’ demek de mümkündür.
  • Başta peygamberân-ı izâm, sonra bütün evliyâ, asfiyâ hatta bir kısım küçük veliler dahi yerinde bu kabîl vâridâta mazhar olabilirler. Ne var ki, enbiyâ-i izâma vârid olan bu tür vâridâtın, ilham olsun, vahy-i gayr-i metlüv olsun, Allah’tan geldiği kat’îdir; nefis ve şeytanın karışması, karıştırması da asla söz konusu değildir; bu itibarla da, bağlayıcıdır ve hüccettir. Nebilerin dışındakilere gelince onlar, böyle bir teminatı hâiz olmadıklarından ilham, mevhibe ve vâridâtlarının muteber sayılması, Kitap ve Sünnet mizanlarıyla tartılıp test edilmelerine bağlanmıştır. Ayrıca, bu kabîl mevhibe ve vâridlerin ilzam edici ve bağlayıcı bir yanı da yoktur.
  • Lügat itibarıyla mevhibe ve vâridât arasında, yukarıda da işaret edildiği gibi açık bir fark bulunmasına rağmen, sofiye bunları çok defa aynı anlamda kullanmış ve her ikisiyle de, içe doğan ve kalbe gelen ilham esintilerini kastetmişlerdir. Gerçi, bazen bu kelimelerle insan derûnunda beliren sevinç-hüzün, inşirah-inkisar ve kabz u bast hislerinin kastedildiği de olmuştur; ama, çoğunluğun görüşü, onların yukarıdaki yorumlar çerçevesinde, teemmülsüz ve insan iradesine iktiran etmeyen ilâhî esintiler anlamına geldiği istikametindedir. Evet, mevhibe de, vâridât da, göz ve kulakların tavassutu söz konusu olmadan, Hakk'ın mükerrem kullarının kalbine atılan öyle bir ilâhî armağan ve Hak teveccühüdür ki, hiçbir zaman onu akıl, mantık ve muhakeme ile kavramak mümkün değildir.”1)
  • “İlâhî vâridâta dayanmayan felsefe, düşüncenin falsosudur.”2)
  • Işık evler, ışık süvarilerinin kışlaları, hak erlerinin halvethane ve zaviyeleri, gözlerini ilim ve mârifetle açıp-kapayan kudsîlerin vâridât iklimleridir.”3)
  • “Bütün his ve duyguları, yakînî imanla itminana kavuşmuş bir insanın, ilâhî vâridat kaynağı gönlüne de şeytanın uğursuz eli uzanamaz.”4)
  • “… iman ve vahyin vâridâtına kapalı felsefenin, kalb ve vicdana sahip insanı ve hele insanın bu iki buudunu tatmin etmesi de düşünülemezdi; zira insanı bu derinlikleriyle tatmin edip ona mânâ ve mahiyet kazandıran sadece din olmuştur; din olmuştur ama, insanoğlu tarih boyu, bu her iki sisteme de müracaat edegelmiştir. Zaten mücadele de bundan kaynaklanmaktadır. Birinden iman ve güzel ahlâk doğarken, diğerinden hep küfür ve mesâvî (kötülükler) ortaya çıkmıştır.”5)
  • “… hakikate uyanmış ya da uyanma yolunda olan ruhlar, Cenâb-ı Hak’tan gelen tecellîleri, esrâr, vâridât ve füyûzâtı, mârifet, muhabbet ve zevk-i ruhanîyi avlayabilmek için sürekli tetikte olur, teyakkuz hâlinde bulunurlar. Hak ve hakikatten bîhaber, gaflete mağlup olmuş kimseler ise ne esip duran tecellî rüzgârlarını hisseder ne de gönül kâselerine bir vârid ya da bir feyiz koymanın heyecanını yaşarlar.”6)
  • “Füyûzât hisleri dediğimiz husus, bizim terminolojimizde, muhabbetullahın neticesi olarak, Rabbimiz’den bazen bir vâridât hâlinde bazen de bir inşirah olarak gelen, tarifi oldukça zor bir hâlet-i ruhiyedir.”7)

Ayrıca Bakınız

İlave Okuma

Dipnotlar

1)
M. Fethullah Gülen, Kalbin Zümrüt Tepeleri, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 674–675.
2)
M. Fethullah Gülen, Ölçü veya Yoldaki Işıklar, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 86.
3)
M. Fethullah Gülen, Günler Baharı Soluklarken (Çağ ve Nesil-5), İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 13.
4)
M. Fethullah Gülen, Asrın Getirdiği Tereddütler-4, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 211.
5)
M. Fethullah Gülen, Enginliğiyle Bizim Dünyamız: İktisadî Mülâhazalar, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 56.
6)
M. Fethullah Gülen, Cemre Beklentisi (Kırık Testi-10), İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 132–133.
7)
M. Fethullah Gülen, Kendi İklimimiz (Prizma-5), İstanbul: Nil Yayınları, 2007, s. 135.
varidat.txt · Son değiştirilme: 2024/07/08 13:43 Değiştiren: Editör