Kullanıcı Aletleri

Site Aletleri


nefs-i_mulheme

Nefs-i Mülheme

  • İlhama açık nefis.
  • Ene, insanın benliği demektir. Ona, terbiye ve tezkiye ile nefs-i emmâreden levvameye, oradan mülheme, mutmainne, râdıyye, merdıyye ve sâfiyeye kadar terakkiye açık olan hayvanî nefis de diyebiliriz. Üstad Bediüzzaman, bu meseleye Otuzuncu Söz’de tasavvufçuların yaklaşımına benzeyen bir anlayışla açıklık getirmiş ve bir yönüyle sofilerin düşüncelerini çağa göre daha derli-toplu hâle getirmiştir.”1)
  • “Nefis, insanın özüne, kendisine denir… Ayrıca nefis kelimesi, kalb ve ruh mânâlarına da gelmektedir. Şeriat ıstılahında ise nefis; insanın gazap, şehvet gibi kuvvelerine, hayvanî arzularına esas teşkil eden temel unsurdur. O, saflaştığı zaman insana hizmetçi hâline gelebildiği gibi, saflaşacağı âna kadar da insanın mücadele aşk ve şevkinin zembereği vazifesini görmektedir. Onun için, insanı sürekli fenalıklara yönlendirene nefs-i emmâre; bir ileri bir geri değişimler arenasında ama yaptığı olumsuzluklardan rahatsızlık duyana nefs-i levvâme; ötelere açık, ilhamla müeyyed olana nefs-i mülheme; sıçrayıp tam itminana ulaşıp huzur soluklamaya durana nefs-i mutmainne; onun Hak’tan razı olduğu hâline râdıye ve nihayet Hakk’ın da kendinden razı olduğu ufka mardiyye; derken zılliyet plânında enbiya ufkunun vârid ve mevhibelerine açık ve her şeyi ‘min haysü hüve hüve’ temaşa eden nefse de zâkiye veya sâfiye denmektedir.”2)
  • “Kişi daima ruhun katettiği dereceleri araştırmalı, kurcalamalı ve bu mevzuda tecessüs içinde bulunmalıdır ki, konumunu ve vardığı merhaleleri bilebilsin. Evet, nefsin emmare mi, levvame mi, mülheme mi vs. olduğu ancak tecessüsle bilinir. Tecessüsü olmayanlara bu bilgi bahşedilmez ve onlar hep kapalı yaşarlar.”3)
  • “Hâlin iç mülâhazalara ulaştığı, kadem ve nazarın aynı ufku paylaştığı seviyeye ulaşan nefs-i levvâme yolcusunun gözünde en küçük hatalar zamanla en büyük günahlar gibi görünmeye, en küçük sürçmeler en büyük masiyetler gibi hissedilmeye başlar ki, o andan itibaren onun nazarında ak-kara daha bir belirginleşir, iyi-kötü kendi renkleriyle birbirlerinden tam ayrılır ve o, günahların çirkin yüzünü tahayyül ettikçe hep tiksinti duyar; sevapları düşündükçe de, onlara gönlünce ulaşamamanın hacâletiyle kıvranır; ama her zaman ümitli, azimli ve kararlıdır. İşte böyle bir nefse Allah,وَالَّذِينَ جَاهَدُوا فِينَا لَنَهْدِيَنَّهُمْ سُبُلَنَا وَإِنَّ اللهَ لَمَعَ الْمُحْسِنِينَ ‘Biz, yolumuzda gayret gösterip mücâhede edenleri, Bize ulaştıran yollara hidâyet ederiz; şüphesiz Allah ehl-i ihsanla beraberdir.’ (Ankebût, 29/69) fehvasınca, iyiyi, güzeli, marziyâtını ve marziyâtına ulaştıracak esasları ilham eder ki, mebdeden uzaklığı itibarıyla bu açıdaki bir nefis de ‘nefs-i mülheme’ pâyesiyle şereflendirilmiş sayılır.
  • Nefs-i mülheme mertebesinde bir hak yolcusu, bütün etvâr ve ahvâliyle ‘Hû’ der O'na yönelir.. her şeyde ve her yerde Onun sun-u bediînin temâşâsıyla soluklanır.. her nesneyi bir hayret levhası gibi müşahede eder.. ve her tabloda yeni bir hiss-i takdirle şahlanır.. dili ‘Lâ ilâhe illallah’ derken, kalbi ve bütün letâifi ‘Lâ ma'bûde illallah’ hakikatini mırıldanır.. sürekli ‘Hû’ zamirinin ıtlâkındaki derinlikle nefes alır-verir.. ve her nefes alış-verişiyle âdeta, kalbinde bir kor, bir kıvılcım gibi uyuyan aşk u şevki körüklemeye başlar.”4)

Ayrıca Bakınız

Dipnotlar

1)
M. Fethullah Gülen, Fasıldan Fasıla-4, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 50.
2)
M. Fethullah Gülen, Bir İ’câz Hecelemesi, İstanbul: Nil Yayınları, 2014, s. 202–203.
3)
M. Fethullah Gülen, Fasıldan Fasıla-2, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 339.
4)
M. Fethullah Gülen, Kalbin Zümrüt Tepeleri, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 428–429.
nefs-i_mulheme.txt · Son değiştirilme: 2024/01/11 21:24 Değiştiren: Editör