Kullanıcı Aletleri

Site Aletleri


cemadat

Cemâdât

  • Tekili ‘cemâd’ olan bu kelime, ‘cansız cisimler’ demektir.1)
  • “… semâvât ve arzın Mâlik-i Zülcelâl’i ve dünya ve âhiretin Bâni-i Zülcemâl’i olan Rabbü’l-âlemîn, değil ihtiyaç için –çünkü; her şeyin Hâlık’ı O’dur– belki izzet ve azamet ve rubûbiyetin şuûnatı gibi bazı hikmetler için, şu kâinat sarayında şu dâire-i esbab içinde hem melâikeyi, hem hayvanâtı, hem cemâdât ve nebâtâtı, hem insanları istihdam ediyor; onlara ibadet ettiriyor.”2)
  • Cemâdât ve nebatâtın amellerinde ihtiyar gelmediği için, eserleri de ihtiyar sahibi olan hayvanların amellerinden daha mükemmel oluyor.”3)
  • “Madem Sâni-i Hakîm her şey için o şeye münasip bir nokta-yı kemâl ve ona lâyık bir mertebe-i feyz-i vücûd tâyin edip ve o şeye, o nokta-yı kemâle sa’yedip gitmek için bir istidat vererek ona sevk ediyor ve bütün nebâtât ve hayvanâtta şu kanun-u rubûbiyet câri olmakla beraber, cemâdâtta dahi câridir ki; âdi toprağa, elmas derecesine ve cevâhir-i âliye mertebesine bir terakkiyât veriyor ve şu hakikatte muazzam bir ‘Kanun-u rubûbiyet’in ucu görünüyor.”4)
  • “Eğer desen: Zîhayatta lezzet kâbildir, cemâdâtta nasıl şevk ve lezzet olabilir? Elcevap: Cemâdât kendi hesaplarına değil, onlarda tecelli eden esmâ-yı ilâhiye hesabına bir şeref, bir makam, bir kemâl, bir güzellik, bir intizam isterler, arıyorlar. O vazife-i fıtriyelerinin imtisâlinde, Nuru’l-Envâr’ın isimlerine birer mâkes, birer ayna hükmüne geçtiğinden tenevvür eder, terakki eder.”5)
  • İnsan, kâinatın fihristi mahiyetinde yaratılmıştır. Melekler âleminden ruhlar âlemine, oradan cemâdât âlemi ne kadar ne kadar hâssa varsa Allah, bu hususiyetlerin bir fihristini insanın mahiyetine dercetmiştir.”6)
  • İnsanın mahiyetine bir ‘irade kabiliyeti’ yerleştirilmiştir ki, eğer insan, bu iradesini iyiye kullanabilirse o, cemâdât ve hayvanatı çok geride bırakacağı gibi, bazen meleklerin önüne de geçebilecektir.”7)
  • “Ağaç, onun mânâ ve muhtevasını aydınlığa kavuşturduğundan ötürü, bir bedevinin imanına vesile olma sadedinde, vadinin öbür tarafından yeri yara yara ve yürür gibi Efendimizin davetine icabet edip gelmiş ve lisan-ı hâlle sanki şunları söylemiştir: ‘Yâ Resûlallah! Cemâdât âlemi içinde anlaşılmaz bir şeydik. Senin neşrettiğin nur sayesinde, alınlarımızda Allah’ın sikkesini taşıyan çok kıymetli varlıklar hâline geldik.’”8)
  • Allah (celle celâluhu) bilinmek ve görünmek için kâinatı yaratmıştır. İnsan aynası ayrı şeyleri gösterir, cemâdât, hayvanat, nebatat aynaları ise daha farklı şeyler gösterir. Hilkatte hayvan ayrı bir duruma, insan da ayrı bir duruma ayinedarlık etmektedir. Cemil isminde insan ve hayvan ayrı ayrı tecellîlere mazhardırlar. Burada bilhassa bir noktaya dikkatinizi rica edeceğim: Ağaç, hayvan, ot, gül, suyun akışı, yıldızlarla yaldızlanmış gökyüzü… Bunların her biri kendince çok güzeldir ve biz bütün bunların hepsinde ayrı bir güzellik müşâhede ederiz. Ancak bunların hepsinin güzelliği başka başkadır. Birine bakmamız, bizi diğerine bakmaktan alı koymaz. Meselâ, ‘Ağaçta bir güzellik müşâhede ettik, artık başka yeşilliklere bakmasak da olur.’ diyemeyiz.”9)

Diğer Diller

Dipnotlar

2)
Bediüzzaman Said Nursî, Sözler, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 376.
3)
A.g.e. s. 380.
4)
A.g.e. s. 605.
5)
Bediüzzaman Said Nursî, Lem’alar, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 153–154.
6)
M. Fethullah Gülen, Kendi İklimimiz (Prizma-5), İstanbul: Nil Yayınları, 2007, s. 207.
7)
M. Fethullah Gülen, Yol Mülahazaları (Prizma-6), İstanbul: Nil Yayınları, 2007, s. 765.
8)
A.g.e. s. 125–126.
cemadat.txt · Son değiştirilme: 2023/10/10 10:13 Değiştiren: Editör