Kullanıcı Aletleri

Site Aletleri


inbisat

İnbisât

  • Balonun şişmesi gibi küresel genişleme. Kalb ferahlığı.
  • “Genişleme, yayılma, içte derinleşme ve kendi tabiatını aşma mânâlarına gelen inbisât; erbâbınca, şer’î hudutlar çerçevesinde, gönlün herkese açılması, tatlı dil ve güler yüzle hoşnut edilebilecek herkesin hoşnut edilmesi.. ve Allah’la münasebet açısından da havf ü recâ halitası bir hâletin, insan benliğine hükmetmesinden ibarettir ki, bu seviyeye ulaşan kalbler, huzurda bulunmanın heybetiyle soluklarını yutar, huzur esintilerinin neşe ve sevinciyle de dışarıya çıkarırlar. Nefes alırken ürperir, verirken de inşirah duyarlar.”1)
  • “Eğer şâhın nedîmi naz ve cilve yaparsa, sen de onu yapmaya kalkma! Çünkü sen, o senede malik değilsin! Ey bu fâni âlemin kayıtlarından kurtulamayan kimse, sen mahv u sekr ve inbisâtı ne bilirsin!”2)
  • İnbisât; insanın cismanî arzulardan sıyrılarak ve bedenî tutkuların tesirinden kurtularak Hakk’ın isim ve sıfatlarına mücellâ (pırıl pırıl) bir ayna olma makamında zuhur eder ki –bu makama ister ‘cem’ ister ‘mahv mertebesi diyelim netice değişmez– şahsın, Hak’tan gelen esintilerle şekillendiği ve renkler üstü renklere büründüğü sırlı bir noktadır. Bu noktaya ulaşanların inbisâtı ketmetmeleri imkânsız, ulaşamayan mübtedîlerin inbisâttan dem vurmaları ise küstahlıktır.”3)
  • İnsanın hilâfeti de onun, kalbi itibarıyla ve melekûtla münasebeti açısındandır. Onun zâhiri mülk, bâtını ise melekûttur. Kâinatlarla Arş, arzla Kâbe arasında da aynı şeyler söz konusudur. Melekûta açık bir kalb sahralardan daha geniş, mülk itibarıyla koca bir ceset ise fincandan daha dardır. Mülk hissin kesafet mahalli, melekût letâifin inbisât sahasıdır. Melekûtî vâridât her ruhun serveti, kuvveti ve temelidir ve hiçbir kimsenin bundan müstağni kalması da mümkün değildir. Bu itibarla da melekûttan kopan ruh, bütün bütün kaybetme vetiresine girmiş sayılır.”4)
  • “Nasıl ednâ bir kederle ve küçük bir gam ile başı dönüp sersemleşen ve küçük bir mikroba mağlûp olan bu küçük insan, terbiye-i Kur’ân ile ne kadar teâli ediyor. Ve ne derece letâifi inbisât eder ki: Koca dünya mevcûdâtını, virdine tesbih olmakta kısa görüyor. Ve cenneti zikir ve virdine gaye olmakta az gördüğü hâlde, kendi nefsini Cenâb-ı Hakk’ın ednâ bir mahlûkunun üstünde büyük tutmuyor.”5)
  • “Hazreti Âdem’in (aleyhisselâm) cennetten ihracı ve bir kısım benîâdemin cehenneme idhali ne hikmete mebnîdir? Elcevap: Hikmeti, tavziftir. Öyle bir vazife ile memur edilerek gönderilmiştir ki; bütün terakkiyât-ı mâneviye-i beşeriyenin ve bütün istidâdât-ı beşeriyenin inkişaf ve inbisâtları ve mahiyet-i insaniyenin bütün esmâ-yı ilâhiyeye bir ayna-yı câmia olması, o vazifenin netâicindendir.”6)
  • “Gördüm ki, gece âlemi, dünyanın yeni açılmış bir menzili gibidir. Yatsı namazında o âleme girdim. Hayalin fevkalâde inbisâtından ve mahiyet-i insaniyenin bütün dünya ile alâkadarlığından, koca dünyayı, o gecede bir menzil gibi gördüm. Zîhayatlar ve insanlar o derece küçüldüler, görünmeyecek derecede küçüldüler. Yalnız o menzili şenlendiren ve ünsiyetlendiren ve nurlandıran tek şahsiyet-i mâneviye-i Muhammediyeyi (aleyhissalâtü vesselâm) hayalen müşahede ettim. Bir adam yeni bir menzile girdiği zaman menzildeki zatlara selâm ettiği gibi, 'Binler selâm sana, yâ Resulallah' demeye bir arzuyu içimde coşar buldum.”7)

İlave Okuma

Dipnotlar

1)
M. Fethullah Gülen, Kalbin Zümrüt Tepeleri, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 164.
2) , 3)
A.g.e. s. 165.
4)
A.g.e. s. 543.
5)
Bediüzzaman Said Nursî, Mesnevî-i Nûriye, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2007, s. 142.
6)
Bediüzzaman Said Nursî, Mektubat, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 41.
7)
Bediüzzaman Said Nursî, Lem’alar, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 330.
inbisat.txt · Son değiştirilme: 2024/03/20 11:34 Değiştiren: Editör