Kullanıcı Aletleri

Site Aletleri


hak

Hak

  • “Lügat itibarıyla doğru, gerçek, sabit mânâlarına gelen hak kelimesi, söz ve akidede vâkıa mutabık demektir ki karşılığı bâtıldır.”1)
  • “Bâtılın zıddına hak dendiği gibi ferdî plânda herkesin nasip ve hissesine de hak adı verilmektedir.”2)
  • “Bir şey bilmeme, bildiği şeyleri değerlendirmeme, Hak’tan ve hak düşüncesinden mahrum bulunma mânâsında cehalet, hemen her devir için felâket olmuştur.”3)
  • “İslâm’ın surları hak, kapısı adalet, içi de saadettir.”4)
  • “Kuvvetin hâkimiyeti gelip geçicidir; bâki olan, hak ve adaletin hâkimiyetidir.”5)
  • “… hakikate uyanmış ya da uyanma yolunda olan ruhlar, Cenâb-ı Hak’tan gelen tecellîleri, esrâr, vâridât ve füyûzâtı, mârifet, muhabbet ve zevk-i ruhanîyi avlayabilmek için sürekli tetikte olur, teyakkuz hâlinde bulunurlar. Hak ve hakikatten bîhaber, gaflete mağlup olmuş kimseler ise ne esip duran tecellî rüzgârlarını hisseder ne de gönül kâselerine bir vârid ya da bir feyiz koymanın heyecanını yaşarlar.”6)
  • “Müslümanlık bir hak dava ise, -ki öyledir- onun cihanın dört bir yanında şehbâl açması da, bâtıl vesilelerle değil, hak vesilelerle olacaktır. Neticeye götürücü her vesileyi mübah görmek ve bâtıl vasıtalarla netice aramak kâfirce bir sıfattır. Komünizmin en başta gelen vasıflarından biri, neticeye götüren her vesileyi mübah sayması olmuştur. Ne var ki, bâtıl vesilelerle alınan neticelerin ne kadar zararlı olduğunu zaman gösterecektir… Aslında, muhteşem gibi görünen bu bâtıl sistem temelinden sarsılmaya başlamıştır bile…”7)
  • “İnsanın tevhid çizgisini koruyamayıp, Hâlık-mahlûk, abd-Mâbud münasebetindeki inhirafı demek olan şirk en büyük zulüm; açıktan açığa hak-hukuk tanımama, başkalarına cevr ü cefada bulunma, onları aldatma, itibarlarıyla oynama, gıybet etme… gibi hususlar ikinci derecede birer zulüm; Allah’ın emir ve yasaklarını dinlememe, haramlara karşı kat’î tavır alıp meşrû dairedeki zevklerle yetinmeme ise farklı bir zulümdür. Hangi çeşidi olursa olsun Kur’ân-ı Kerim adalet ve ubûdiyet üzerinde durduğu kadar zulüm ve haksızlığa da vurguda bulunur ve mü'minleri inhiraf, cevr, cefa ve gadrin her çeşidinden uzak durmaya çağırır.”8)
  • “… ey şeytan! Bâtılı hak ve muhâli mümkün gösteren gaflet ve dalâlet ve safsata ve inat ve mağlata ve mükâbere ve iğfal ve görenek gibi şeytanî desiselerle çok muhâlâtı intâc eden küfür ve inkârı, o bedbaht insan suretindeki hayvanlara yutturmuşsun!”9)
  • İnsan fıtraten mükerrem olduğundan, kasden hakkı arıyor. Bâzan gelir eline, bâtılı hak zanneder, koynunda saklıyor.”10)
  • Hak ve hakikat inhisar altına alınmaz! İman ve Kur’ân nasıl inhisar altına alınabilir! Siz dünyanızın usûlünü, kanununu inhisar altına alabilirsiniz. Fakat hakâik-i imaniye ve esâsât-ı Kur’âniye, resmî bir şekilde ve ücret mukabilinde dünya muamelâtı suretine sokulmaz; belki bir mevhibe-i ilâhiye olan o esrar, hâlis bir niyet ile ve dünyadan ve huzûzât-ı nefsâniyeden tecerrüd etmek vesilesiyle o feyizler gelebilir.”11)

Ayrıca Bakınız

Dipnotlar

1)
(M. Fethullah Gülen, Kalbin Zümrüt Tepeleri, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 728.
2)
M. Fethullah Gülen, Diriliş Çağrısı (Kırık Testi-6) , İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 174.
3)
M. Fethullah Gülen, Buhranlar Anaforunda İnsan (Çağ ve Nesil-2), İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 101.
4)
M. Fethullah Gülen, Ölçü veya Yoldaki Işıklar, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 174.
5)
A.g.e. s. 185
6)
M. Fethullah Gülen, Cemre Beklentisi (Kırık Testi-10), İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 132–133.
7)
M. Fethullah Gülen, İnancın Gölgesinde-2, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 243.
8)
M. Fethullah Gülen, Kendi Dünyamıza Doğru (Ruhumuzun Heykelini Dikerken-2), İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 232.
9)
Bediüzzaman Said Nursî, Sözler, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 201.
10)
A.g.e. s. 767.
11)
Bediüzzaman Said Nursî, Mektubat, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 73.
hak.txt · Son değiştirilme: 2024/03/12 20:07 Değiştiren: Editör