Kullanıcı Aletleri

Site Aletleri


gaflet

Gaflet

  • Gaflet; dalgınlık, dikkatsizlik, insanın çevresinde olup bitenleri fark edememesi, eşyayı mahiyet-i nefsü’l-emriyesiyle bilememesi, görememesi, hissedememesi gibi mânâlara gelir. Başka bir ifadeyle gaflet; insanın yürüdüğü yolda yapması gerekli olan şeyleri tam olarak sezememesi, akıbetinden habersiz ve endişesiz yaşaması demektir.”1)
  • “Mağrib zamanı ise; güz mevsiminin âhirinde pek çok mahlûkatın gurubunu, hem insanın vefatını, hem dünyanın kıyamet ibtidâsındaki harâbiyetini ihtar ile, tecelliyât-ı celâliyeyi ifham ve beşeri gaflet uykusundan uyandırır, îkaz eder.”2)
  • “… güz mevsiminde; yaz, bahar âleminin güzel mahlûkatının tahribatı îdam değil; belki, vazifelerinin tamamıyla terhisatıdır. Hem yeni baharda gelecek mahlûkata yer boşaltmak için tefrîğâttır ve yeni vazifedârlar gelip konacak ve vazifedar mevcudatın gelmesine yer hazırlamaktır ve ihzârâttır. Hem zîşuura vazifesini unutturan gafletten ve şükrünü unutturan sarhoşluktan îkazât-ı sübhâniyedir.”3)
  • İnsan ise, eğer dalâlet ve gaflete düşmüşse, hazır lezzetine, geçmişten gelen hüzünler ve gelecekten gelen endişeler, o cüz’î lezzeti cidden acılaştırıyor, bozuyor. Hususan gayr-i meşrû ise, bütün bütün zehirli bir bal hükmündedir. Demek hayvandan yüz derece lezzet-i hayat noktasında aşağı düşer. Belki ehl-i dalâletin ve gafletin hayatı, belki vücudu, belki kâinatı; bulunduğu gündür. Bütün geçmiş zaman ve kâinatlar, onun dalâleti noktasında mâdumdur, ölmüştür; akıl alâkadarlığıyla ona zulümatlar, karanlıklar veriyor. Gelecek zamanlar ise, itikatsızlığı cihetiyle yine mâdumdur. Ve ademle hâsıl olan ebedî firaklar, mütemadiyen onun fikir yoluyla hayatına zulümatlar veriyor.”4)
  • “… ey şeytan! Bâtılı hak ve muhâli mümkün gösteren gaflet ve dalâlet ve safsata ve inat ve mağlata ve mükâbere ve iğfal ve görenek gibi şeytanî desiselerle çok muhâlâtı intâc eden küfür ve inkârı, o bedbaht insan suretindeki hayvanlara yutturmuşsun!”5)
  • “Şeytan evvelâ şüpheyi kalbe atar. Eğer kalb kabûl etmezse, şüpheden şetme döner. Hayale karşı şetme benzer bâzı pis hâtıraları ve münâfî-i edep çirkin hâlleri tasvir eder. Kalbe ‘eyvâh’ dedirtir, yeise düşürtür. Vesveseli adam zanneder ki kalbi, Rabbine karşı sû-i edepte bulunuyor. Müthiş bir halecan ve heyecan hisseder. Bundan kurtulmak için huzurdan kaçar, gaflete dalmak ister. ”6)
  • “Ey nefis! Az bir ömürde hadsiz bir amel-i uhrevî istersen ve her bir dakikayı ömrünü bir ömür kadar faydalı görmek istersen ve âdetini ibadete ve gafletini huzura kalbetmeyi seversen, sünnet-i seniyyeye ittiba et.”7)
  • “İşte ey nankörlük içinde kendini başıboş zanneden bedbaht gafil! Bu derece hadsiz lisânlarla kendini sana tanıttıran ve bildiren ve sevdiren bir Kerîm-i Zülcemâl, tanımak istenilmezse bu lisânları susturmalı. Mademki susturulmaz, dinlemeli. Gafletle kulağını kapasan kurtulamazsın. Çünkü sen kulağını kapamakla kâinat sükût etmez, mevcudat susmaz, vahdâniyet şâhidleri seslerini kesmezler. Elbette seni mahkûm ederler.”8)
  • “… hidâyet ve dalâlette insanların dereceleri mütefavittir. Gafletin mertebeleri muhteliftir. Herkes her mertebede bu hakikati tamamıyla hissedemez. Çünkü gaflet, hissi iptal ediyor. Ve bu zamanda öyle bir derecede iptal-i his etmiş ki bu elîm elemin acısını ehl-i medeniyet hissetmiyorlar. Fakat hassasiyet-i ilmiyenin tezâyüdüyle ve her günde otuz bin cenazeyi gösteren mevtin ikazatıyla o gaflet perdesi parçalanıyor.”9)
  • “… şükür nimeti ziyadeleştirir, gaflet ise kaçırır.”10)
  • “Kur’an-ı Hakîm, dünyayı kendi ayatıyla; atılmış pamuk gibi hallac edip cümudiyetini eritiyor. Ve şulepâş beyyinatıyla onun kudûretini izale edip şeffaflaştırıyor. Ve nur-efşan neyyiratıyla fikr-i tabiatı eritip âhiret yüzünden perdeyi kaldırıyor. Hem belâgatkâr na’yeleriyle, dünyanın ebediyet-i mevhumesini yırtıp atıyor. Hem ra’d-misal sayhalarıyla, fikr-i tabiattan doğan gafleti parça parça ediyor.”11)
  • “Mâlik-i Hakikî’den gaflet, nefsin firavunluğuna sebep olur.”12)
  • Gafletten neşet eden dalâlet, pek garip ve acîbdir. Mukareneti illiyete kalbeder. İki şey arasında bir mukarenet olursa, yani daima beraber vücuda gelirlerse, birisinin ötekisine illet gösterilmesi o dalâletin şe’nindendir. Hâlbuki devamlı mukarenet, illiyete delil olamaz.”13)
  • “… ene ile tabir edilen enaniyetin kalbi, ‘Allah, Allah’ zikrinin şuâ ve hararetiyle yanıp delinirse, büyüyüp gafletle firavunlaşamaz.”14)
  • “Asabiyet-i cahiliye, birbirine tesanüd edip yardım eden gaflet, dalâlet, riyâ ve zulmetten mürekkep bir macundur. Bunun için milliyetçiler, milliyeti mabud ittihaz ediyorlar. Hamiyet-i İslâmiye ise nur-u imandan in’ikâs edip dalgalanan bir ziyadır.”15)
  • Fıtrat-ı insaniyenin garip bir hâli, gaflet zamanında letâif ile havâssın hükümlerini, iltibas ile birbirine benzetir, tefrik edemez. Mesela el ile gözü birbirine benzetip hizmetlerini ve vazifelerini tefrik edemeyen bir mecnun, yüksekte gözüyle gördüğü bir şeyi almak için elini uzatıyor. El gözün komşusu olduğu münasebetle, onun yaptığı işi, el de yapabilir zanneder. Kezalik insan-ı gafil, kendi şahsına ait ednâ, cüz’î bir tanzimden âciz olduğu hâlde gururuyla, hayaliyle Cenâb-ı Hakk’ın ef’âline tahakküm ile el uzatıyor.”16)
  • “Ehl-i hakikatin hakikî tevhidleri ise her şeyi Cenâb-ı Hakk’a isnad etmekle beraber her şeyin üstünde bulunan mührünü, sikkesini görüp okumaktan ibarettir. Bu, huzuru isbat, gafleti nefyeder.”17)
  • “İstidraç ise gaflet içinde iken eşya-yı gaybiyenin inkişafından ve garip fiilleri izhar etmekten ibarettir.”18)
  • “… şimşek, buhar gibi fennî meseleleri keşfeden feylesoflar, Hakk’ın esrarını, Kur’ân nurlarını da keşfedebilirler diyemezsin. Zira onun aklı gözündedir. Göz ise kalb ve ruhun gördüklerini göremez. Çünkü kalblerinde can kalmamıştır. Gaflet o kalbleri tabiat bataklığında çürütmüştür.”19)
  • Gaflet … dünyaya dalmayı ve Allah’tan uzaklaşmayı beraberinde getirir.”20)
  • “Bilgisiz hâl bir dalâlet ve ilhad, hâlsiz bilgi de bir gaflet ve cehalettir.”21)
  • “Zikir, mü’mini Allah’a en hızlı şekilde yaklaştıran bir ibadet ve gaflet bulutlarını dağıtan en tesirli bir rüzgârdır.”22)
  • Gafletin çeşitleri vardır: Mukadder âkıbeti düşünmeme, âhirete hazırlık yapmama ve öteler için hazırlanmama bir gaflet olduğu gibi, vazife ve sorumlulukları yerine getirme mevzuunda dikkatsiz ve dalgın davranma da bir gaflettir. Hazreti Sâdık u Masdûk Efendimiz’in, ‘Allah Teâlâ, ne dediğini bilmeyen insanın gafilce ve ciddiyetsizce yaptığı duayı kabul etmez!’ beyanı da bu hakikati vurgulamaktadır.”23)

Ayrıca Bakınız

İlave Okuma

Diğer Diller

Dipnotlar

1)
M. Fethullah Gülen, Yenilenme Cehdi (Kırık Testi-12), İstanbul: Nil Yayınları, 2013, s. 144.
2)
Bediüzzaman Said Nursî, Sözler, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 44.
3)
A.g.e. s. 81.
4)
A.g.e. s. 154.
5)
A.g.e. s. 201.
6)
A.g.e. s. 291.
7)
A.g.e. s. 387.
8)
A.g.e. s. 729.
9)
Bediüzzaman Said Nursî, Lem’alar, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 149.
10)
A.g.e. s. 335.
11)
Bediüzzaman Said Nursî, Mesnevî-i Nûriye, tr. Abdülkadir Badıllı, İstanbul: İttihad Yayıncılık, 2010, s. 455.
12)
Bediüzzaman Said Nursî, Mesnevî-i Nûriye, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2007, s. 58.
13)
A.g.e. s. 64.
14)
A.g.e. s. 92.
15)
A.g.e. s. 102.
16)
A.g.e. s. 116.
17)
A.g.e. s. 197.
18)
A.g.e. s. 211.
19)
A.g.e. s. 222.
20)
M. Fethullah Gülen, İstikamet Çizgisi (Kırık Testi-17), New Jersey: Süreyya Yayınları, 2020, s. 15.
21)
M. Fethullah Gülen, Kalbin Zümrüt Tepeleri, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 283.
22)
M. Fethullah Gülen, Miraç Enginlikli İbadet: Namaz, New Jersey: Süreyya Yayınları, 2018, s. 136.
23)
M. Fethullah Gülen, “Gaflet”
gaflet.txt · Son değiştirilme: 2024/06/02 13:57 Değiştiren: Editör