Kullanıcı Aletleri

Site Aletleri


kabz

Kabz

  • Kabz; tutulma, derdest edilme, avuç içine alınma, can çıkacak hâle gelme; ya da insanın, mânevî feyizlerin kesilmesi ve mahiyetindeki boşlukları itibarıyla, aslında sımsıkı bir münasebet içinde bulunması lâzım gelen ebedî feyiz kaynağıyla alâkasının gevşemesi ve kısmen de olsa, boşlukta kalması demektir.”1)
  • Kabz celâlî, bast cemalîdir; birinde ‘vahidiyet’ sırrıyla azamet ve ululuk, diğerinde de rahmet ve tecellî-i tenezzül nümâyândır. Birinde, zerreden sistemlere kadar bütün varlığı elinde tesbih daneleri gibi çeviren kudretin ürperticiliği; diğerinde, bu ezip geçen akıl almaz büyüklüğün, bu her şeyi iki büklüm eden müthiş ceberûtun hayret ve dehşetiyle tir tir titreyen ruhlara ‘üns’ esintileri hâlinde iltifat ve okşayıcılığı söz konusudur.”2)
  • “Bazen, ilâhî bir mevhibe olan makamın hakkını verememe, bir kabz vesilesi olduğu gibi, çok defa günahlar da beraberinde kabz hâlini getirirler. Bu itibarla, kabz hâli, bir mü’min için her zaman bir teyakkuz vesilesi olmalıdır. Gafletlere karşı tavır alınmalı, günahlar, tevbe ve iyiliklerle savılmalı ve gönül gözü bir kere daha verâlara tevcih edilmelidir.”3)
  • “Ayrıca, bize ait kusur ve gafletlerle gelmiş bir kabz, ilerideki bir bastın başlangıcı; şatahat ve gevşekliğe götüren bir bast ise, tehlikeli bir kısım kabzların sebebi olabilir.”4)
  • Kabz, sıkıştırılma demektir. Kılıcın parmaklarla sıkıştırılan yerine de bu sebeple ‘kabza’ denir. Evet kabz, bilinmeyen bir el tarafından kıskıvrak yakalanmanın adıdır.”5)
  • “Bazen öyle namaz olur ki, siz onu kabz hâlinizde, yani ruhunuzun sıkıldığı, gönlünüzün daraldığı bir anda eda etmiş olursunuz. Zâhire göre ve acele ile hüküm verecek olursanız, böyle bir namaz hakkında kötümser düşünebilirsiniz. Hâlbuki o en makbul namazlardan biri olmuştur. Zira maddî-mânevî füyûzat hislerinden tecerrüt etmiş olduğunuz bir zamanda dahi siz, kulluğunuzu unutmamış ve Cenâb-ı Hakk’ın huzuruna gelmişsiniz.”6)
  • “Her zaman aynı yüksek ruh enginliğini yaşayamama, kabz hâlinden kaynaklanıyor olabilir. Aslında bu durum da müspet yolda değerlendirilebilir. Zira, kabz hâli, basta açılmanın yoludur. Kabz, bast kapısının tokmağıdır.”7)
  • Kabz (iç darlığı) halindeki zaman dilimleri uzun ya da kısa sürebilir. Bu bazen Allah’tan uzaklaşma ile gelmiş bir küsuftur. Günah ile gelmişse tevbe ve istiğfar ile süresi kısaltılabilir. Bazen çok uzun kabzlar ümitsizlik vesilesi olur, insan bu durumlarda adeta hiç ışık görmez. Ne kadar uzun sürse, şart-ı adi planında insan iradesi, insanın günahları, insanın teveccühsüzlüğü onda rol oynasa da bir gerçek vardır: وَاللّٰهُ يَقْبِضُ وَيَبْصُۣطُۖ ‘Kabzı veren de bastı veren de Allah’tır.’ (Bakara, 2/245) hakikatınca bu Allah’ın elinde bir şeydir. Her şeye rağmen insan vefayla, sadakatla sürekli o kapıya teveccüh etmelidir.”8)
  • “İnsan karakteri ile kabz u bast arasında bir alâka olabilir. Bazı ruhlar kabza daha yakındırlar. Bazı hassas insanlar, mazhar oldukları bast karşısında bile ‘Ben ne yaptım ki böyle bir mükâfat verildi?’ derler; bast bile onlar için bayağı bir sıkıntı kaynağı olur. Böyleleri, değişik hâdiseler karşısında da derin bir duyarlılığa sahiptirler.”9)
  • “… bir kabz hâlinde yapılması gereken şey, şahıstan şahsa, durumdan duruma da değişebilir. Önce ruhun sıkılması, kalbdeki heyecanın pörsüyüp solması, ruh dünyasının matlaşması arkasındaki sâikler düşünülmeli ve mücadele o sâiklere uygun bir plan dahilinde verilmelidir. Ruhtaki matlaşmayı açma, onu yeniden yeşertme yolları bulma, o hâli hazırlayan sebepler gözetilerek ele alınmalıdır.”10)
  • “Lügat itibarıyla, iç darlığı, tutulma, gerilme, sıkılma, avuç içine alınma, canı çıkacakmış gibi olma manalarına gelen ‘kabz’, tasavvuf ıstılahında, insanın, sımsıkı bir münasebet içinde bulunması lâzım gelen ebedî feyiz kaynağıyla alâkasının gevşemesi ve mânevî feyizlerinin kesilmesi sebebiyle, kısmen de olsa boşlukta kalması ve kalbinin kasvetle kasılması demektir.”11)
  • Kabz, dış yüzü itibarıyla çirkin görünse bile, aslında o bir teyakkuz faslıdır ve mâsivâdan sıyrılıp Cenâb-ı Hakk’a yönelmek gerektiğini ikaz eden bir teveccüh davetidir. Yunus Emre, ‘Kötüdür yoksulluktan nicelerin varlığı / Bunca varlık var iken gitmez gönül darlığı’ derken, işte kabzın bu yönüne dikkat çekmiş; bütün gönül darlıklarının çaresinin kesrette vahdeti bulmak, varlığın çehresinde Hâlık-ı kâinatın samedânî mektuplarını okumak ve mâsivâdan kurtulup Mevlâ-yı Müteâl’in muhabbetiyle dolmak olduğuna işaret etmiştir.”12)
  • “… kabz u bast dilimlerini bazen daraltan, bazen genişleten ve insanı gerilimlere iten veya sevinçlerle coşturan İlâhî irâdedir; bütün bu hususlarda sebepler sadece âdî birer şarttır. Dolayısıyla, bize ait bir kusur ve gafletle gelmiş bir kabz, ilerideki bir bastın başlangıcı; gevşekliğe sürükleyen bir bast ise, tehlikeli bir kısım kabzların davetçisi olabilir. Bazen, ilâhî mevhibelerin hakkını verememe bir kabz sebebi olduğu gibi, çok defa günahlar da beraberinde kabz hâlini getirir. Nitekim, nebevî bir beyanda, ‘İç sıkıntıları günahların cezalarıdır.’ buyurulmaktadır. Bu itibarla, kabzdan kurtulma yolları adına en evvel zikredilmesi gereken husus, tevbe ve istiğfardır. Mü’min bir kul, gaflete karşı tavır almalı, günahların öldürücülüğünden tevbe ile kurtulmalı, isyan lekelerini gözyaşlarıyla yıkamalı ve gönül gözünü bir kere daha verâlara çevirmelidir.”13)
  • “… insanın ruh dünyasındaki inkişafı, meleklere ait âlemden gelen meltemlerin tesiriyledir. Bütün karamsarlık ve kötümserlikler ise, kabz hâlinin bir tezahürüdür ki, Cenâb-ı Hakk’ın Kâbız isminin tecellisiyle meydana gelmektedir. Yani karanlık âlemlerle münasebet kurma oranında bu isim, bu tür tezahüre sebebiyet verecek şekilde tecellî etmektedir.”14)

Ayrıca Bakınız

Dipnotlar

1)
M. Fethullah Gülen, Kalbin Zümrüt Tepeleri, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 250.
2)
A.g.e. s. 251.
3) , 12)
A.g.e. s. 252.
4)
A.g.e. s. 253.
5)
M. Fethullah Gülen, Prizma-1, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 58.
6)
M. Fethullah Gülen, Asrın Getirdiği Tereddütler-4, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 103.
7)
M. Fethullah Gülen, Kırık Testi-1, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 37.
8)
A.g.e. s. 186–187.
9)
A.g.e. s. 188.
10)
M. Fethullah Gülen, Gurbet Ufukları (Kırık Testi-3), İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 145–146.
11)
M. Fethullah Gülen, Ölümsüzlük İksiri, (Kırık Testi-7), İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 249.
13)
A.g.e. s. 252–253.
14)
M. Fethullah Gülen, Varlığın Metafizik Boyutu, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 188.
kabz.txt · Son değiştirilme: 2024/03/21 11:21 Değiştiren: Editör