Kullanıcı Aletleri

Site Aletleri


tayy-i_mekan

Tayy-ı Mekân

  • Yerin ayak altında dürülüp bükülmesi sûretiyle uzak bir yere bir anda gidiverme, mesâfeyi aşma şeklindeki keramet.1)
  • “‘Hak dostları nezdinde kerameti gizlemek vaciptir. (Zinhâr izhar edip) mahzül ve rüsva olma! Peygamberlerin (onların elleriyle gösterilen harikaları) açıklamaları lâzımdır. (Zira) vahyin gelişinin bu (harika)larla iktiranı vardır.’ (İbn Arabî).
  • Buradaki keramet hissî keramettir ki, gönle geleni bilmek.. bazı gaybî şeylerden haber vermek.. tayy-i mekân edip az zamanda çok mesafe almak.. tayy-i zamanla serfirâz olup, kısa bir süre içinde pek çok şey yapmak… gibi harikalar bu türdendir.. ve bu yolun zirve kâmetleri, bu kabîl şeylere yönelmeleri bir yana, ‘min gayri kasdin’ kendilerinden zuhur edenlerden dahi fevkalâde rahatsızlık duymuşlardır.”2)
  • “Bedel’in çoğulu olan ‘büdelâ’, sofîler arasında ricâlullahtan yedi önemli kimsenin müşterek unvan-ı mahsusu olarak bilinmektedir. Bunlar, yerinde tayy-ı mekân eder ve yerinde de nûraniyet sırrıyla bir anda farklı bölgelerde bulunabilirler. Bu intikal ve bulunuşlar dublelerin ve misalî vücudların aksi mi, yoksa, bizzat vücudun tayy-ı mekân etmesi mi, konu net değildir. Aslında, bazen büdelâ, kendileri bile böyle esrarlı bir intikalin farkına varamayabilirler. Fütühât-ı Mekkiyye sahibi büdelâyı yediler diye kaydeder ve yaklaşık olarak şu mütalâada bulunur: büdelâ, yedi ayrı iklimde Cenâb-ı Hakk’ın icraatının nezâretçileridirler. Bunlar, Cenâb-ı Hakk’ın şuunât-ı Sübhaniyesini temâşâ eder ve insan ufku itibarıyla hem o icraata perdedâr görünürler hem de alkışlarlar. Bunların hepsi üveysiyyü’l-meşrebdir; dolayısıyla da herhangi bir pîrin daire-i irşadına girmeleri söz konusu değildir.”3)
  • Keramet, ister bir hak dostunun kasd ve iradesine iktiran eden bir harika olsun, ister onun hiçbir dahli olmadan sürpriz bir ihsan ve ikram şeklinde tecellî etsin, zuhur keyfiyeti itibarıyla büyük ölçüde mucizeye benzer: Meselâ, aç kaldığında yiyecek bir şeyler ikram edilmesi; susadığında kendisine fevkalâdeden su verilmesi; muharebe anında olağanüstü hâller izhar etmesi; yol alma konusunda tayy-i mekâna mazhar olması; birkaç dakika içinde çok işler görebilecek şekilde bast-ı zaman yaşaması; yeni ölmüş cenazelere, muvakkaten dahi olsa Allah’ın izniyle hayat üflemesi; batmadan bir ırmak veya denizde yürümesi; Süleyman (aleyhisselâm) misali havada uçar gibi seyahat etmesi… türünden mucizelere benzer kerametler her zaman söz konusu olagelmiştir.”4)

Ayrıca Bakınız

Dipnotlar

2)
M. Fethullah Gülen, Kalbin Zümrüt Tepeleri, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 269.
3)
A.g.e. s. 506–507.
4)
A.g.e. s. 656.
tayy-i_mekan.txt · Son değiştirilme: 2024/06/27 20:42 Değiştiren: Editör