Kullanıcı Aletleri

Site Aletleri


rehberlik

Rehberlik

  • “Muallim, doğumdan ölüme kadar, bütün bir ömür boyu, hayatı şekillendiren kudsî üstaddır. Milletine, kader programında rehberlik yapıp ahlak ve karakterini yücelten ve ona ebediyet şuurunu aşılayan, melek soluklarının mihraklaştığı bu üstün varlığa denk yeryüzünde ikinci bir yaratık gösterilemez.”1)
  • “Ciddiyetsiz ve lâubâli kimselerin, dava adamı olmaları ve başkalarına rehberlik yapmaları mümkün değildir. Zira, içte ihsan bulunmalıdır ki, dışta itkan olsun; insan, gönül âlemini ciddiyetle donatmalıdır ki, bu onun dış dünyasına da yansısın ve muhatapları üzerinde tesir bıraksın. Evet, tavır ve davranışlarıyla lâubâli olan kimseler, diğer insanlara hiçbir şey veremezler; aksine, onları kendi yollarından nefret ettirirler. ‘Ahiret, Mahşer, Hesap, Cennet, Cemâlullah ve Rıdvan’a inanan, ebediyete uzanmış yolun yolcusu olduğunu söyleyen ve sonsuz saadet arzusunu seslendiren bir insan, nasıl bu kadar sere serpe ve kayıtsız yaşayabilir?’ dedirtir ve çevrelerinde tereddüde sebebiyet verirler.”2)
  • “… ‘mütevelli’ derken, hizmeti tevellî eden, hem himmetleriyle takviye edip hem de o iş için koşuşturan, sünûh eden her fırsatı değerlendirmeye çalışan ve daha fazla insana ulaşabilmek için fikir sancısı çeken fedakârlar gözümün önünde tülleniyor. Aynı şekilde girecek sine ve gönül arayan fedakâr öğretmen arkadaşlarımızı hatırladığımda ‘muallimîn’, onlar gibi gurbet diyarlarında koşturup duran bacılarımız söz konusu olduğunda da ‘muallimât’ diyorum. Sonra da talebelere rehberlik yapanlar, talebe olanlar… Hâsılı bu gönüllüler hareketine katkısı olan herkesi dualarımda zikretmeye çalışıyorum.”3)
  • “Elbette ki inanan insanlar içinde de ticaretle uğraşan, çalışıp çabalayan, para kazanan, maddî imkân ve servetlere sahip bulunan insanlar olacaktır. Fakat kader-i ilâhî tarafından bir insan bir yere sevk olunmuş ve sevk olunduğu o konum bir nefer misali kendine ait hiçbir şeyi düşünmeksizin sırf millet hesabına çalışıp çabalamayı gerektiren bir makamsa, insanın bu mazhariyetin farkında olup ona göre hareket etmesi gerekir. Evet, kâhir bir kudret tarafından bir vazife taksimi yapılmış ve buna göre herkese bir yer düşmüştür. Bazıları ticaretle uğraşıp sanayi ile iştigal ederken, bazıları da bir yerde memur olup öğretmenlik, rehberlik veya idarecilik yapmaktadır. İşte öyle vazifeler, öyle konumlar vardır ki, o vazife tam bir adanmışlık içinde, irşad, tebliğ ve temsil dışında başka hiçbir şey düşünmemeyi gerektirir. Dolayısıyla herkes bulunduğu yerin hakkını vermeye, bulunduğu o konumda rantabl olmaya çalışmalıdır.”4)
  • “… rehberlik yapacak insan, gittiği yere mükemmel yetişmiş bir fert olarak gitmelidir. İlk gidenler saf, mücerret ve sade imanlarıyla gittiler ve Allah’ın inayetiyle çok hayırlara vesile oldular. Fakat artık bundan sonra dünyanın dört bir yanına açılırken ayrı bir derinlik, ayrı bir enginlik ve ayrı bir donanıma ihtiyaç vardır.”5)
  • “İster yurt içinde, isterse yurt dışında, milletimiz ve topyekûn insanlık için, okullar, kültür lokalleri vb. kurumlarda vazife yapan hasbî ruhlu fedakâr öğretmen ve rehberler var. Bu kurumlarda vazife yapan insanlar, ister kût-u lâ yemûtla geçinsin, ister bir burs ölçüsünde maaş alsın, isterse kendilerine normal bir maaş takdir edilsin, aldıkları maaş her ne olursa olsun, onlardan beklenen, düz bir mesai anlayışının ötesinde, çoluk çocuklarının medar-ı maişetlerini temin ettikten sonra, gerektiğinde otuz-kırk saat derse girmeleri, gece-gündüz talebelerin başında bulunmaları, hatta imkânları varsa cumartesi, pazar da talebelerine rehberlik yapmalarıdır.”6)
  • “Öğretmenlikte ihmal edilmemesi gereken önemli bir husus da, hâl dili ve temsil derinliğiyle öğrencilere rehberlik yapabilmektir. Çünkü kötülüklere meyyal olan, kendisini esfel-i safilîne götürebilecek şehvet, gazap, kin, nefret, başkalarının hukukuna tecavüz gibi pek çok mesâvi-i ahlâka açık bulunan ve bunlarla baş başa bırakıldığında aşağılara doğru batması mukadder olan insandaki kötü duyguları baskı altına alma ve ondaki iyi duyguların da neşv ü nema bulmasını sağlama ancak tavır ve davranışlarıyla imrenilen, örnek alınan iyi bir rehber eliyle gerçekleştirilebilir.”7)
  • “… topluma rehberlik yapan, öncü konumunda bulunan insanların yaklaşımları, tavır ve davranışları çok önemlidir. Onlar doğru yoldan yürürlerse arkadan gelenler de aynı şekilde o doğru çizgiyi takip eder. Önden gidenler bir kısım yanlışlar yaparsa bu yanlışlar onlarla sınırlı kalmaz, umumileşir ve büyür.”8)
  • Telbîs erinin yürüdüğü cadde sapasağlam bir tahkik yolu, hedefi Hak rızâsı, meşrebi açık-kapalı halktan istiğna ve iç dünyası her an ayrı bir murâkabe ile hep sürpriz derinlikler peşinde ve yükselişler adına dur-durak bilmeyecek kadar heyecanlı; halkın içinde Hak’la beraber olmanın temkînini aksettirecek kadar da engindir. Halkın içinde dolaşır durur ve Hakk’ın mârifet-muhabbet ve zevk-i ruhânî adına kendisine olan ihsanlarını onlarla paylaşmaya çalışır; paylaşmaya çalışır, yol ve yön bilmezlere rehberlik eder.. onlara ışığa giden yolları gösterir.. A’râf’takilere Cennet iş’ârında bulunur.. hedefsiz yaşayanların gönüllerine mefkûre üfler.. ve herhangi bir külfete girmeden toplumun her kesimiyle alış-verişte bulunabilir.”9)
  • “Nebiler, insan-kâinat-Allah’la alâkalı münasebetlerin özünü herkesin anlayabileceği bir dille ifade eder ve Cenâb-ı Hakk ’a kullukta insanlara rehberlikte bulunurlar; dünya ve ahiret saadeti adına bir rehberlik.”10)
  • “… rabbânî, Rabbe bağlılığı şahsında yaşayan kâmil mü’min olmasının yanında, aynı zamanda o ufka ulaşma yolunda başkalarına da rehberlik eden kâmil mürşiddir. O, Cenab-ı Hakk’ın rububiyet dairesini nazar-ı itibara alarak, insan olarak yaratılan potansiyel insanları, hakiki insan haline getirme gayretini, cehdini sarf eden bir rehberdir. Onun için ehlullaha, hakiki terbiyecilere, mürşidlere rabbânî insan denmiştir. İmam Rabbânî’ye rabbânî denmesinin sebebi de budur. Rabbânîler öyle bir eğitim kadrosudur ki kâinatta cârî kanunlara uygun hareket eder, insanlara yaşamasını öğretir, bu meşheri temaşa etmelerini, bu kitabı okumalarını ve onunla hedeflenen ufka ulaşmalarını sağlar.”11)
  • “Diğer bir anlamıyla kevser, ümmetin ulemasıdır ve tıpkı Senin irşadda yaptığın rehberlik gibi onlar da ümmetin içinde hayra hidayete vesile olabilen peygamberlerin vârisleri öyle kimselerdir ki, biz işte onları da Sana lütfettik.”12)

Ayrıca Bakınız

Dipnotlar

1)
M. Fethullah Gülen, Çağ ve Nesil (Çağ ve Nesil-1), İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 121.
2)
M. Fethullah Gülen, Kalb İbresi, (Kırık Testi-9), İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 94.
3)
M. Fethullah Gülen, Cemre Beklentisi (Kırık Testi-10), İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 149.
4)
A.g.e. s. 223.
5)
M. Fethullah Gülen, Yaşatma İdeali (Kırık Testi-11), İstanbul: Nil Yayınları, 2012, s. 116.
6)
M. Fethullah Gülen, Yenilenme Cehdi (Kırık Testi-12), İstanbul: Nil Yayınları, 2013, s. 59.
7)
M. Fethullah Gülen, Mefkûre Yolculuğu (Kırık Testi-13), İstanbul: Nil Yayınları, 2014, s. 50.
8)
M. Fethullah Gülen, Işık Karanlığı Boğarken (Kırık Testi-19), New Jersey: Süreyya Yayınları, 2022, s. 17.
9)
M. Fethullah Gülen, Kalbin Zümrüt Tepeleri, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 355.
10)
M. Fethullah Gülen, Beyan, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 68.
11)
M. Fethullah Gülen, Işık Karanlığı Boğarken (Kırık Testi-19), New Jersey: Süreyya Yayınları, 2022, s. 199–200.
12)
M. Fethullah Gülen, Bir İ’câz Hecelemesi, İstanbul: Nil Yayınları, 2014, s. 425.
rehberlik.txt · Son değiştirilme: 2024/08/06 10:19 Değiştiren: Editör