Kullanıcı Aletleri

Site Aletleri


sunnet

Sünnet

  • Takip edilen yol.
  • Peygamber Efendimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) beyan, fiil ve onaylarına verilen isimdir ve İslam Hukukunun ikinci kaynağıdır.
  • “Kim İslâm’da güzel bir yol açarsa, onun ecri ve daha sonra o yolda gidenlerin ecri, yapanlardan eksiltilmemek üzere onundur. Kim de İslâm’da kötü bir yol açarsa, onun ve o yolda gidenlerin vebali, yapanlardan eksiltilmemek üzere onun sırtına yüklenecektir.”1)
  • “… sünnet-i seniyye,2) bir yönüyle, farzından âdâbına kadar bütünüyle din demektir. Evet, dinî hayatı bize talim eden Allah (celle celâluhu), davranışlarını doğrudan doğruya kontrol altına alıp rızasına tevcih buyurduğu Peygamberimiz aleyhissalâtü vesselâmı, hayatı talim etmek üzere bize göndermiştir.”3)
  • “… sünnet-i seniyyeye ittiba mutlaka gayet kıymettardır. Hususan bid’aların istilâsı zamanında sünnet-i seniyyeye ittiba etmek daha ziyade kıymettardır. Hususan fesad-ı ümmet zamanında sünnet-i seniyyenin küçük bir âdâbına mürâât etmek ehemmiyetli bir takvâyı ve kuvvetli bir imanı ihsas ediyor. Doğrudan doğruya sünnete ittibâ etmek, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmı hatıra getiriyor. O ihtardan o hâtıra bir huzur-ı ilâhi hâtırasına inkılâp eder. Hatta en küçük bir muamelede hatta yemek, içmek ve yatmak âdâbında sünnet-i seniyyeyi mürâât ettiği dakikada o âdi muamele ve o fıtrî amel sevaplı bir ibadet ve şer’î bir hareket oluyor. Çünkü o âdi hareketiyle Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâma ittibaını düşünüyor ve şeriatın bir edebi olduğunu tasavvur eder. Ve şeriat sahibi o olduğu hatırına gelir. Ve ondan Şâri-i Hakikî olan Cenâb-ı Hakka kalbi müteveccih olur. Bir nevi huzur ve ibadet kazanır. İşte bu sırra binaen sünnet-i seniyyeye ittibaı kendine âdet eden âdâtını ibadete çevirir, bütün ömrünü semeredar ve sevabdar yapabilir.”4)
  • Sünnet-i Seniyyenin merâtibi var. Bir kısmı vâciptir, terk edilmez. O kısım Şeriat-ı Garrâda tafsilâtıyla beyan edilmiş. Onlar muhkemattır, hiçbir cihette tebeddül etmez. Bir kısmı da nevâfil nev’indendir. Nevâfil kısmı da iki kısımdır: Bir kısmı ibadete tâbi sünnet-i seniyye kısımlarıdır. Onlar dahi şeriat kitaplarında beyan edilmiş; onların tağyiri bid’attır. Diğer kısmı “âdâb” tabir ediliyor ki siyer-i seniyye kitaplarında zikredilmiş. Onlara muhalefete bid’a denilmez; fakat âdâb-ı Nebevîye bir nevi muhalefettir ve onların nurundan ve o hakikî edepten istifade etmemektir. Bu kısım ise örf ve âdât, muamelât-ı fıtriyede Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın tevatürle malûm olan harekâtına ittibâ etmektir. Mesela söylemek âdâbını gösteren ve yemek ve içmek ve yatmak gibi hâlâtın âdâbının düsturlarını beyan eden ve muaşerete taallûk eden çok sünnet-i seniyyeler var. Bu nevi sünnetlere “âdâb” tabir edilir. Fakat o âdâba ittibâ eden âdâtını ibadete çevirir. O âdâbdan mühim bir feyiz alır. En küçük bir âdâbın mürââtı Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmı tahattur ettiriyor, kalbe bir nur veriyor.”5)
  • “… siyer-i Nebeviyeye dikkat eden ve Sünnet-i Seniyyeyi bilen kat’iyen anlar ki edebin envâını Cenâb-ı Hak, Habibinde cem etmiştir. O’nun sünnet-i seniyyesini terk eden edebi terk eder.”6)

Ayrıca Bakınız

İlave Okuma

Diğer Diller

Dipnotlar

1)
Müslim, Zekat, 69; Tirmizi, İlim, 15.
2)
“Parlak Sünnet”.
3)
M. Fethullah Gülen, Kendi Ruhumuzu Ararken (Prizma-9), İstanbul: Nil Yayınları, 2013, s. 52–53.
4)
Bediüzzaman Said Nursî, Lem’alar, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 64.
5)
A.g.e. s. 68
6)
A.g.e. s. 69
sunnet.txt · Son değiştirilme: 2024/04/27 09:59 Değiştiren: Editör