Kullanıcı Aletleri

Site Aletleri


gonul_insani

Gönül İnsanı

  • Gönül insanı, ufku, inancı ve davranışlarıyla tam bir ruh ve mânâ kahramanıdır. Onun derinlik ve enginliği, bilgi ve müktesebatıyla değil; gönül zenginliği, ruh safveti ve Hakk’a kurbeti itibarıyladır.”1)
  • Gönül insanı, kalbî ve ruhî hayata programlı, maddî mânevî bütün kirlerden uzak durmaya kararlı, cismânî ve bedenî isteklere karşı her zaman teyakkuzda; kin, nefret, hırs, haset, bencillik ve şehvet gibi hastalıklarla mücadele azmiyle gerilmiş tam bir tevazu ve mahviyet âbidesidir.”2)
  • Gönül insanının hedefinde hep öteler tüllenir durur. O, Hak rızasına bağlanmış, sürekli ilerleyen ve sürekli mesafelerle yaka paça olan öyle bir iman insanıdır ki, matlûbuna ulaşacağı ana kadar hep bir küheylan gibi koşar; koşarken de herhangi bir beklentiye girmez.”3)
  • Gönül insanı, öylesine içten bir hakikat eridir ki, oturup kalkar sürekli yeryüzünde hakkı ikame etmeyi düşünür ve onun hatırı söz konusu olduğunda da rahatlıkla bütün arzularından, isteklerinden vazgeçebilir. O, herkese sinesini açar, herkesi şefkatle kucaklar ve toplum içinde hep bir sıyanet meleği görüntüsü sergiler. Ne var ki, Allah’tan başka kimseden de bir şey beklemez.”4)
  • Gönül insanı, kendi gayret ve aktivitelerinin yanında, Cenâb-ı Hakk’ın tevfik ve inayetine de fevkalâde önem verir, her hareketinde tevfike mazhar olma yollarını araştırır, Kur’ân’da, Allah’ın inayetine vesile sayılan birliğe-beraberliğe olağanüstü ihtimam gösterir, hareket çizgisi doğru olan hemen herkesle müşterek bir iş yapmaya koşar, dahası, böylesine bir vifak anlayışı adına çok defa kendine rağmen bir yol izler.”5)
  • Gönül insanı, bir Hak âşığı ve Hak rızası sevdalısıdır. Nerede ve hangi şartlar altında olursa olsun bütün hareketlerini O’nun hoşnutluğuna bağlar.”6)
  • Gönül insanı, her zaman kendiyle yaka-paça ve kendi ayıplarıyla meşgul bulunduğundan kimsenin eksiğiyle-gediğiyle uğraşamaz/uğraşmaz.”7)
  • Gönül insanı, hayatını iman-ı kâmil yörüngeli ve ihlâs donanımlı yaşamayı en birinci mesele bilip, duyguları, düşünceleri ve davranışları itibarıyla öylesine Hak rızasına kilitlenmiş bir hakikat eridir ki, bütün dünya ve ‘mâsivâ’yı ona verseniz, yine de onu kat’iyen hedefinden döndüremezsiniz; hatta Cennetlerle bile ona yol ve yön değiştirtemezsiniz.”8)
  • Gönül insanı, aynı yolda yürüyüp, aynı mefkûreyi paylaşanlarla asla rekabete girmez, onlara karşı kat’iyen kıskançlık duymaz, aksine, onların noksanlarını giderir, eksiklerini tamamlar ve onlara karşı hareketlerinde hep bir vücudun uzuvlarından herhangi bir organmış gibi davranır.”9)
  • Gönül insanı, çok defa kendi yol ve yöntemine bağlı kalıp bütün faaliyetlerini şahsî mizaç ve mezakı çizgisinde götürse de başkalarının düşünce ve hareketlerine karşı hep saygılı kalmaya çalışır, paylaşmaya, beraber yaşamaya açık durur, oturur kalkar aynı mefkûre insanlarıyla müşterek hareket etme yollarını araştırır.”10)
  • Gönül insanı, kimseye tecavüz etmez, saldırıya saldırıyla mukabelede bulunmaz. En kritik durumlarda bile hep ‘itidal-i dem’le hareket eder ve ne olursa olsun, bir gönül eri olmanın gereklerini tamı tamına yerine getirmekten asla geri durmaz. Her zaman fenalıklara karşı iyilikle mukabelede bulunur, kötülükleri kötülerin işi sayar ve bir iyilik âbidesi gibi davranır.”11)
  • Gönül insanı, hayatını Kur’ân ve Sünnet çizgisinde Hak dostluğu (vilâyet), takva, azimet ve ihsan şuuru çerçevesinde yaşar, benlik, gurur, şöhret gibi kalbi öldüren hislere karşı sürekli tetikte bulunur.. kendine nispet edilen güzellikleri ‘her şey O’ndan’ deyip gerçek Sahibi’ne verir, iradeye vâbeste işler de de her zaman ‘ben’den kaçar, ‘biz’e sığınır.”12)
  • Gönül insanı, hiç kimseden korkmaz. Hiçbir hâdise karşısında telâşa kapılmaz; ‘Allah’a dayanır, sa’ye sarılır, hikmete râm olur.’ ve doğru bildiği şeylerden asla geriye durmaz.”13)
  • Gönül insanı, kimseye gücenmez; hele Hakk’a dilbeste olanlara kat’iyen kırılmaz. Yol arkadaşlarını herhangi bir fenalık içinde gördüğünde onlardan uzaklaşmaz, perdeyi yırtmaz, onları utandırmaz; utandırmak bir yana, böyle bir fenalığı gördüğünden ötürü büyük bir hata işlemiş gibi kendini kınar ve kendine sorular yöneltir.”14)
  • Gönül insanı, mü’minlerin farklı yorumlara açık tavırlarından dolayı onlar hakkında sûizanda bulunmadan kaçınır; görüp duyduğu şeylere iyi yorumlar getirir ve kat’iyen olumsuz mülâhazalara girmez.”15)
  • Gönül insanı, hareket ve faaliyetlerini, bu dünyanın bir ücret yeri değil de, bir hizmet mahalli olduğu mülâhazasına bağlar ve her zaman memur bulunduğu sorumlulukları fevkalâde bir disiplin içinde yerine getirir, netice ve sonuçla meşgul olmayı da Hakk’a karşı bir saygısızlık sayar. O, dine, imana ve insanlığa hizmeti, Hak rızası yolunda en büyük bir vazife bilir ve ne kadar büyük işler başarsa da, bundan nefsi adına maddî-mânevî herhangi bir pâye çıkarmayı hiç mi hiç düşünmez.”16)
  • Gönül insanı, ne düzeninin bozulmasından ye’se düşer, ne de bütün insanların ona karşı olmasından dolayı sarsıntı yaşar. ‘Bu dünya, darılma dünyası değil, bir dayanma âlemidir.’ diyerek dişini sıkar, sabreder, maruz kaldığı durumlardan kurtulmak için de alternatif çıkış yolları arar ve en kritik anlarda dahi değişik stratejiler üreterek hep azm ü ikdamda bulunur.”17)

İlave Okuma

Diğer Diller

Dipnotlar

1)
M. Fethullah Gülen, Örnekleri Kendinden Bir Hareket (Çağ ve Nesil-8), İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 23.
2)
A.g.e. s. 23.
3) , 4) , 5)
A.g.e. s. 24.
6) , 7) , 8)
A.g.e. s. 25.
9) , 10) , 11)
A.g.e. s. 26.
12)
A.g.e. s. 26 –27.
13) , 14) , 15) , 16) , 17)
A.g.e. s. 27.
gonul_insani.txt · Son değiştirilme: 2024/10/28 15:05 Değiştiren: Editör