Kullanıcı Aletleri

Site Aletleri


alem-i_rahamut

Âlem-i Rahamût

  • İlahi sıfâtlar ve isimlere ait âlem.
  • “Küre-i arz üzerindeki hayvanat ve nebatatın var olmaları, hayata mazhariyetleri, yaşamaları, üremeleri ve bütün bu merhalelerin hemen hepsinde apaçık müşâhede edilen uyumları, âhenkleri, insicamları, intizamları gibi hususlar.. sonra insanoğlunun ruhanî ve cismanî letâif ve uzuvları itibarıyla mazhar olduğu şefkat, merhamet, inayet, riayet gibi özel bütün teveccühler hep bu ikinci taayyün diyeceğimiz rahmâniyet ve rahîmiyetin mahall-i inkişafı olan âlem-i rahamûta bakmakta, bu âlemin menfezleriyle teveccühe teveccühle mukabeleyi ifade etmekte ve o yolla beslenmektedir. Bunu şöyle de ifade edebiliriz: Cenâb-ı Hakk’ın ehadiyet ve samediyetinin, bütün kâinat ve eşyadaki umumî, mutlak fakat inkişaf ve tafsile açık zâtî teveccühleri lâhutiyete ait bir tecellî –tecellî demek de doğru ise–; her nesne ve herkesin belli ölçüde ve istidadına vâbeste olarak yine O’nun rahmet, şefkat, himaye, inayet, riayet ve sıyânetinden istifaza ve istifadesi ise –vâhidî ve ehadî tecellîlerin farklılığı mahfuz– rahamût ufkundan akseden bir cilvedir. Rahamût âlemi tamamen, sıfât ve esmâ dairesine bakmaktadır. Rahmâniyete nisbeti açısından sıfât-ı Zât’ın daire-i hâssı, rahimiyetle münasebeti itibarıyla da sıfât-ı fiile mahsus bir tecellî alanı mesabesindedir. Rahamûtun, Cenâb-ı Zât’ın, gazabına sebkat eden engin, vâsi, hatta nâmütenâhî rahmetinin mebde’den müntehâya her tekevvün ve her şe’n adına bir mebde-i taayyün olduğunu söylemek de mümkündür. Evet, Hazreti Zât’ın rahmâniyeti, O’nun fevkalâde merhametli olduğunu, rahmet ve şefkatinin sınırı, haddi ve nihayetinin bulunmadığını ifade ettiği gibi, o rahmâniyetin mahall-i tecellîsi olan Rahamût da olabildiğine engin, şamil ve her şeyi kucaklayan bir mahall-i rahmet –vasfına tam muktedir değiliz– olduğunda şüphe yoktur. Rahîmiyet sıfatının, fiilî ve amelî bir durumu haiz olması açısından rahamût âlemine, her şeyin ilmî vücud merhalesinden –böyle denebilecekse– ötelerin en son noktasına kadar, varlıkla alâkalı, her şey ve herkesin liyakatı ölçüsünde ona mütemadi tecellîlerin kaynağı demek uygun olur zannediyorum. Rahmâniyet ve rahîmiyetteki farklılıklar açısından rahamût âlemi birinci sıfat itibarıyla ezele, ikinci sıfat açısından da lâyezâle bakar. Evet, her şeyin ilk yaratılışında mazhar olduğu cebrî lütfîler, ihsanlar Hazreti Zât’ın rahmâniyetine bağlı âsârdır ve bu âsârdan mahrum herhangi bir varlığın mevcudiyeti de söz konusu değildir. Her şey vücuduyla, hususî vasıflarıyla, yaşamasıyla, üremesiyle, neslini devam ettirmesiyle rahmâniyet çizgisinde rahamûta; herkesin sa’y u gayret, cehd ü hareket ve aktivitelerine terettüp eden ikramlar, ihsanlar, teveccühler, Cennetler ve Cemalullah’a mazhariyetler de ona rahîmiyet ufkundan bakmaktadır.
  • Hem âlem-i lâhut hem de âlem-i rahamût birer bilme; bilip rahmet, şefkat, inayet… gibi cebr-i lütfî tecellîlerle kendini bildirme, sonra da bütün bunları nazara vererek gönülleri ubûdiyet-i kâmileye hazırlama, yönlendirme âlemleridir.”1)

Dipnotlar

1)
M. Fethullah Gülen, Kalbin Zümrüt Tepeleri, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 541–542.
alem-i_rahamut.txt · Son değiştirilme: 2023/12/18 11:33 Değiştiren: Editör