manevi_anatomi
İçindekiler
Manevî Anatomi
- “İmmün sistemleri çok zayıf. Bazen bir günlük bir zevk için, bazen kadın-erkek birbirine karışmayla hemen çöküveriyor immün sistemi.. gâye-i hayal, burada tuz-buz oluyor, silinip gidiyor.. bazen büyük bir işyeri.. bazen bir başarı.. bazen bir pâye.. bazen bir makam.. bazen ellerin şakır şakır vurulması, bir tasfîk, bir alkış… Bunlar immün sistemini çökertiyor hemen. Bir yönüyle iman zedeleniyor, âmel-i sâlih kurumaya yüz tutuyor, ihlas arada kaynayıp gidiyor, ihsan görünmez oluyor, aşk u iştiyak-ı likâullah bütün bütün unutuluyor. İmmün sistemi, manevî anatomideki immün sistemi çöküyor.”1)
- “Cenâb-ı Hakk’ın lütfettiği o donanımı, maddî anatomisinin yanında o manevî anatomisini inkişaf ettirdiğinde, yani hayvaniyetten çıktığında, cismâniyeti bıraktığında, kalb ve ruhun derece-i hayatına yükseldiğinde, Hazreti Rûh-u Seyyidi’l-Enâm gibi (sallallâhu aleyhi ve sellem) Cebrail’e dedirtecek ki: ‘Yürü! Top senin, çevkan senindir bu gece! Bir adım daha atsam, yanarım ben!’ Bir anneden doğma, aynen sizin gibi bir damla sudan meydana gelme, İnsanlığın İftihar Tablosu. Fakat o kâmete göre durumunu değerlendirdiğinden, talep edeceği şeyleri çok iyi belirlediğinden, talip olacağı şeyleri çok iyi tayin ettiğinden dolayı, Cibrîl-i Emin’in önüne geçiyor; bütün peygamberân-ı ızâmın da önüne geçiyor.”2)
- “O varlık hakkında Yüce Yaratıcı, لَقَدْ خَلَقْنَا اْلإِنْسَانَ فِي أَحْسَنِ تَقْوِيمٍ buyuruyor, فِي حَسَنِ تَقْوِيمٍ de değil; ‘güzeller güzeli, kıvamında bir varlık, eksiği olmayan…’ Bunu, insanın maddî-manevî anatomisiyle ilgilenenler bilirler. Gerçi, manevî anatomi ile çok meşgul olanlar, yok. Hani pedagoglar, psikologlar meşgul olabilirler; fakat ele alınması lazım. Ama insanın maddî anatomisi bile ele alındığı zaman, baş döndürücü inceliklere hâiz bulunduğu görülür. Sadece, zannediyorum, göze ait esrâr gözcüler tarafından tam teşrîh yapılsa, bir teşrîh masasına konarak bir analizde bulunulsa, çoklarının başı döner! Bir kulak, aynı şekilde analize tabi tutulsa -erbâbı var burada, bahsediyordu bir şeyden- insanın başı döner. Ee bütün mahiyet-i insâniye nazar-ı itibara alındığı zaman…
- Bazı şeyleri yeni yeni öğreniyoruz. Mesela, refleksololji uzmanı, insanın ayaklarının altını gıdıklamak suretiyle bir şey yapıyor; ‘Burası, vücudun şu noktasına kumandada bulunuyor; burası, şu noktaya kumandada bulunuyor; burası, şu noktaya kumandada bulunuyor!’ falan diyor. İnsanın maddî anatomisi tepeden tırnağa bir analize tâbi tutulduğu zaman, insanın başını döndürecek mahiyettedir. Bir de Allah (celle celâluhu) onu diyor ve aynı zamanda âdeta ‘Konumuna göre hareket et! Bak, seni, maddî yapın itibarıyla, manevî yapın itibarıyla en güzel şekilde, en mükemmel donanımla yarattım.’ buyuruyor.
- Bir de manevî anatomiyi düşünün. Mesela, insanın sadece Latife-i Rabbâniye’sini, Sır’rını, Hafâ’sını, Ahfâ’sını düşünün. Vicdanı, vicdan mekanizmasını düşünün. Bir de bunları tahlil edin; erbabı, onları da tahlil edebilir. Bu maddî-manevî yapısıyla öyle baş döndürücü bir mahiyete hâizdir ki insan, hakikaten mahiyet-i insâniyeye âşık olmamak mümkün değil. Şimdi Süleyman Çelebi’nin biraz evvel geçen sözünü anlıyor musunuz?! Allah (celle celâluhu) adeta diyor ki: ‘Bak, insan, âşık olunacak bir varlıktır!’ Âşık olunacak bir varlıktır! Zât-ı Ulûhiyet diyor: لَقَدْ خَلَقْنَا الإِنْسَانَ فِي أَحْسَنِ تَقْوِيمٍ Ama gel gör ki: ثُمَّ رَدَدْنَاهُ أَسْفَلَ سَافِلِينَ ‘Sonra da onu en aşağı derekeye düşürdük.’ (Tîn, 95/5).”3)
- Kur’an-ı Kerim’de, يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لِمَ تَقُولُونَ مَا لاَ تَفْعَلُونَ ‘Ey iman edenler! Yapmadığınız, yapmayacağınız şeyleri neden söylersiniz?’ (Saff, 61/2) Ey insanlar! Niye yapmadığınızı söylüyorsunuz! Bu, ‘Söylemeyin!’ demek değildir; fakat yapmadığını söyleme konusunda tevbîhtir, ‘Yazık size!’ demek gibidir. Zât-ı Ulûhiyet, öyle bir ifade kullanmaz ama Kur’an’da ‘Veyl!’ der; biz kullanırken ‘Yuf size!’ deriz. Söylüyorsunuz; söylüyorsunuz ama işe nefisten başlamanız, evvelâ bir nefis muhasebesiyle kendinizi gözden geçirmeniz, manevî anatominize bakmanız lazımdır.
- Manevî anatominiz; latife-i Rabbâniyeniz, iradeniz, hissiniz, şuurunuz, mantığınız, muhakemeniz, aklınız. Vicdanın bu rükünleri/unsurları, değişik kirlerden müberrâ, pâk, temiz ise şayet, o zaman diyeceğiniz şeyler de karşı tarafta mâkes bulur. Yoksa zihin kirliliğiyle, insanlara aklıktan, paklıktan bahsetmeniz, karşı tarafta sadece tepkiye sebebiyet verir. Tıpkı bir kısım siyasîlerin konuşmaları gibi. Onların konuşmaları, hallerinin, kalblerinin, temel düşüncelerinin çok çok gerisindedir, kilometrelerce gerisindedir. Hedefleri, insanları duygu ve düşünce dünyaları itibarıyla avlamadır, ağ salmadır, ağa yakalatmadır, onları kendine çekmedir. Oysaki asıl mesele, insanları, Allah’a çekme, Rasûlullah’a çekme olmalıdır.
- Çekmenin de ötesinde حَبِّبُوا اللَّهَ إِلَى عِبَادِهِ يُحْبِبْكُمُ اللَّهُ ‘Allah’ı, kullarına sevdirin, O da sizi sevsin!’ Şöyle devrik cümleler ile de diyebilirsiniz: Sevdirin Allah’ı kullarına ki, sevsin Allah sizi! Size karşı İlahî sevgi tayflarının gelmesi, başınızdan aşağıya akması, sizi sarması ve kendinizi o tayflar içinde -âdetâ- bir hâle gibi görmeniz veya hâlenin içinde bir kamer gibi görmeniz, sizin O’na (celle celâluhu) karşı yürekten alâkanıza bağlıdır.”4)
- “‘Kalb ve ruh insanları ile içli-dışlı bulunmaya çalışınız!’ Kalb ve ruh insanları… Çok defa âcizâne arz etmeye çalıştım: Sonradan değişik müesseseler oluştu; fakat Devr-i Risâletpenâhi’de, İnsanlığın İftihar Tablosu döneminde her şey bir bütünlük içinde ele alınıyor, ifade ediliyordu. Mesela, bir insan ele alındığı zaman, o, bir maddî anatomisi ile ele alınıyordu, bir de manevî anatomisinin varlığı vurgulanıyordu. Maddî anatomisi; eli-ayağı, gözü-kulağı, dili-dudağı, içi-dışı, kalbi, em’âsı (bağırsakları), batnı, beyni, nöronları, Hipofiz bezi, Talamus bezi filan… Maddî anatomisini düşündüğünüz, bunu teşrih masasına yatırdığınız zaman karşınıza çıkacak şeyler, bunlar ve bunlara benzer şeylerdir. Bir de insanın, kalb, ruh, sır, letâif gibi şeyleri vardır; his gibi, ihtisas gibi şeyleri vardır. Bunlar da insanın manevî anatomisini teşkil eder. Bu yönüyle ‘kalb ve ruh insanları ile’ diyor esasen.5)
Ayrıca Bakınız
Dipnotlar
1)
M. Fethullah Gülen, “Gönül Ufkunda Diriliş”
2)
M. Fethullah Gülen, “Manevî Ortaklık ve İlâhî Mukabele”
3)
M. Fethullah Gülen, “Ey İnsan, Kıymetini Bil!”
4)
M. Fethullah Gülen, “Aşkta Sabır ve Hicrette Kozadan Kelebeğe”
5)
M. Fethullah Gülen, “Nifak ve Enâniyet Çağında, İhlâs ve İstikâmet Vesileleri”
manevi_anatomi.txt · Son değiştirilme: 2024/11/28 16:34 Değiştiren: Editör