Kullanıcı Aletleri

Site Aletleri


fisk

Fısk

  • Fısk; Allah’ın emrini terk etmek, hak yoldan çıkmak ve büyük günahları işlemek veya küçük günahlarda devam etmek suretiyle Allah’a itaat dairesinden uzaklaşmak manalarına gelir.”1)
  • Kuvve-i şeheviyenin, hayâ hissinden tamamen sıyrılarak her türlü cürmü işleyecek kadar kayıtsız kalma şeklindeki ifrat hâlini ‘fısk u fücur’; helal nimet ve lezzetlere karşı dahi hissiz ve hareketsiz kalma durumunu da ‘humud’ olarak isimlendirmişlerdir.”3)
  • Allah, bizi yokluktan varlığa çıkarmış, var etmekle kalmayıp hayat ve şuur ihsan etmiş, akıl ve fikir vermiş ve aynı zamanda gönderdiği peygamberler ve indirdiği kitaplar vasıtasıyla bize hidayet yollarını göstermiştir. Yani O, bir taraftan bizden kulluk vazifemizi yerine getirmemizi talep ederken, diğer yandan da kendisiyle münasebetlerimizi doğru tesis edebilmemiz adına gerekli olan şeyleri lütfetmiştir. İnsanın bütün bunlara rağmen inhiraf etmesi, fısk u fücura girmesi, münkeratı irtikâp etmesi ve böylece doğuştan gelen temiz fıtratına toz kondurması gayretullaha dokunan bir husustur. Çünkü Allah, insana pek çok nimet ihsan etmiş, doğru yolu göstermiş, onun elinde bir mazeret bırakmamıştır.”4)
  • Kuvve-i şeheviyenin ifrat hâline, tamamen ar ve hayâ hislerinden sıyrılarak, her türlü saygısızlığı, her çeşit küstahlığı irtikâp edecek kadar kayıtsız davranma anlamında ‘fısk u fücur’; aklın ve şer’in tecvîz ettiği ilâhî nimet, lezzet ve zevklerden dahi kat-ı alâka etme, hissiz ve hareketsiz kalma mânâsındaki şekline ‘humud’; behîmî hislerin inkıyad altına alınması, gayr-i meşru arzu ve iştihalara iradî olarak kapalı kalmanın yanında meşru dairedeki zevk ve lezzetlere istek izhar etme diyeceğimiz tavra da ‘iffet’ demişlerdir.”5)
  • “… öyle fısk ve zulüm vardır ki, bunlar ayn-ı küfür kabul edilirler. Mesela Allah’ın koyduğu esaslara karşı gelmek ve Allah’a şirk koşmak, küfür içinde mütalâa edilebilecek bir fısk u fücurdur. Öte yandan kişinin yapmakla mükellef olduğu namaz kılmak, oruç tutmak.. gibi ibadetleri yerine getirmemesi de –şayet alışkanlık hâline gelmemişse– bir fısktır; ama bu fıskı işleyen kişi, yine mü’min olarak mütalâa edilegelmiştir.”6)
  • Fısk ve sefâhet yolu ise –hatta fâsıkın itirafıyla dahi– menfaatsiz olduğu hâlde, ondan dokuz ihtimâl ile şekâvet-i ebediye helâketi bulunduğu, icmâ ve tevâtür derecesinde, hadsiz ehl-i ihtisasın ve müşâhedenin şehâdetiyle sabittir ve ehl-i zevkin ve keşfin ihbarâtıyla muhakkaktır.”7)
  • “Şirk ve dalâletin ve fısk ve sefâhetin yolu, insanı nihayet derecede sukut ettiriyor. Hadsiz elemler içinde nihayetsiz ağır bir yükü zayıf ve âciz beline yükletir. Çünkü insan, Cenâb-ı Hakk’ı tanımazsa ve O’na tevekkül etmezse; o vakit insan, gayet derecede âciz ve zayıf, nihayet derecede muhtaç, fakir, hadsiz musibetlere mâruz, elemli, kederli bir fânî hayvan hükmünde olup, bütün sevdiği ve alâka peydâ ettiği bütün eşyadan mütemadiyen firak elemini çeke çeke, nihayette, bâkî kalan bütün ahbabını bir firâk-ı elîm içinde bırakıp, kabrin zulümâtına yalnız olarak gider.”8)
  • “Ey bedbaht fâsık adam! Fâsıkların kesretine bakıp aldanma ve ‘Ekseriyetin efkârı benimle beraberdir.’ deme! Çünkü fâsık adam, fıskı isteyerek ve bizzât talep edip girmemiş; belki içine düşmüş çıkamıyor. Hiçbir fâsık yoktur ki, sâlih olmasını temenni etmesin ve âmirini ve reisini mütedeyyin görmek istemesin. İllâ ki, –el-iyâzü billâh!– irtidat ile vicdanı tefessüh edip, yılan gibi zehirlemekten lezzet alsın.”9)
  • “… imansızlık başka şeylere benzemiyor. Zulümde, fıskta, kebâirde birer menhûs lezzet-i şeytaniye bulunabilir. Fakat imansızlıkta hiçbir cihet-i lezzet yok. Elem içinde elemdir.. zulmet içinde zulmettir.. azap içinde azaptır.”10)
  • “İ’lem Eyyühe’l-Aziz! Fısk çamuruyla mülevves olan medeniyet, insanları da o çamur ile telvis ediyor. Ezcümle: Riyâyı şan ve şeref ile iltibas etmiş, insanları da o pis ahlâka sevk ediyor. Hakikaten insanlar o riyâya öyle alışmışlar ki şahıslara yaptıkları gibi milletlere hatta unsurlara bile yapıyorlar. Gazeteleri o riyâya dellâl, tarihleri de alkışçı yapmışlardır. Bu yüzden şahsî hayatlar ‘hamiyet-i cahiliye’ unvanı altında unsurî hayatlara feda edilmektedir.”11)

Ayrıca Bakınız

Dipnotlar

1)
M. Fethullah Gülen, “İman-Küfür Arasında
2)
Bediüzzaman Said Nursî, İşârâtü’l-İ’câz, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2007, s. 168.
3)
M. Fethullah Gülen, İkindi Yağmurları (Kırık Testi-5), İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 335–336.
4)
M. Fethullah Gülen, Dert Musikisi (Kırık Testi-16), New Jersey: Süreyya Yayınları, 2019, s. 229.
5)
M. Fethullah Gülen, Kendi Dünyamıza Doğru (Ruhumuzun Heykelini Dikerken-2), İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 212.
6)
M. Fethullah Gülen, Bir İ’câz Hecelemesi, İstanbul: Nil Yayınları, 2014, s. 159.
7)
Bediüzzaman Said Nursî, Sözler, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 19.
8)
A.g.e. s. 688.
9)
Bediüzzaman Said Nursî, Lem’alar, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 152.
10)
Bediüzzaman Said Nursî, Mektubat, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 65
11)
Bediüzzaman Said Nursî, Mesnevî-i Nûriye, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2007, s. 174.
fisk.txt · Son değiştirilme: 2024/07/25 13:57 Değiştiren: Editör