Kullanıcı Aletleri

Site Aletleri


vasl

Vasl

  • Vasl; ulaştırma, birleştirme, kavuşturma mânâlarına gelip, sâlikin, ilm-i şuhûd ile Hakk'a vuslatı şeklinde yorumlanmıştır ki; bazılarının zannettiği gibi o, kat'iyen kulun Hak’la, Hakk’ın da kul ile ittisâli demek değildir. Zira, Hazreti Kadîm, hâdisle (sonradan var edilen) kâim olamayacağı gibi, hâdis de kadîme mahal olamaz. İşte, bu kabîl anlayışlar bir kısım suitevillere sebebiyet vereceğinden ötürü bazı muhakkikler, ‘Zât-ı Hak vuslat ve infisali kabul etmez’ diyerek, وَهُوَ مَعَكُمْ أَيْنَمَا كُنْتُمْ ‘Nerede olursanız olun Allah sizinle beraberdir.’ (Hadîd, 57/4) medlûlünce, Hz. Zât’ın, her an iki cihanda mukaddes ve münezzeh bir çeşit vaslının söz konusu olduğunu ısrarla vurgulamışlardır; vurgulamış ve sâlik vicdanındaki vaslı, mükâşefe erlerinin basiretlerinden zulmânî perdeler kaldırılarak, gönül gözlerinin maiyyet sır ve nûrlarına vâkıf ve âşina olması şeklinde anlamışlardır. Böyle bir maiyyet ve kurb anlayışının ise, en yumuşak panteistlerin bile ittisal ve infisal telâkkîleriyle te’lif edilemeyeceği açıktır. Çünkü, bu anlayışa göre sâlik, sürekli keynûnetler (oluşumlar) ağında ve Hz. Kudret ve İrade’nin sevkiyle de hep insiyaklar süreci içinde bir muhtar u mecburdur. Böyle birine, konumu açısından dense dense kâbil, münfail, ayna denir ama; kat'iyen fâil, masdar ve asıl denemez.”1)

Ayrıca Bakınız

Dipnotlar

1)
M. Fethullah Gülen, Kalbin Zümrüt Tepeleri, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 327.
vasl.txt · Son değiştirilme: 2024/02/08 10:29 Değiştiren: Editör