Kullanıcı Aletleri

Site Aletleri


teslim

Teslim

  • “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten nasıl sakınmak gerekirse öylece sakının! O’na layık olduğu tazimi gösterin ve ancak O’na teslim olan Müslüman kimseler olarak can verin.” (Âl-i İmran, 3/102).
  • Allah’a inâbe edin (döndüm geldim deyin) Allah’a teslim olun.” (Zümer, 39/54).
  • Allah’a güven ve itimat ile başlayıp, kalben beşerî güç ve kuvvetten teberri kuşağında sürdürülen ve neticede her şeyi Kudreti Sonsuz’a havale edip vicdânen itimad-ı tâmmeye ulaşma ile sona eren âlem-i emre ait ahvâl veya rûhanî seyrin mebdeine ‘tevekkül’, iki adım ötesine ‘teslim’, bir tur ilerisine ‘tefviz’ ve müntehâsına da ‘sika’ denir.”1)
  • Tevekkül; sebepler dairesinde arızasız esbâba riâyet edip, sonra da Kudreti Sonsuz’un üzerimizdeki tasarrufunu intizardır ki, iki adım ötesi, çok Hak dostu tarafından ‘gassâlin elindeki meyyit’ sözüyle ifadelendirilen teslim mertebesidir. Birkaç kadem ötede ise, her şeyi bütün bütün Allah’a havale edip, yine her şeyi O’ndan bekleme makamı sayılan tefviz gelir. Tevekkül, bir başlangıç, teslim onun neticesi, tefviz de semeresidir. Bu itibarla da, tefviz hem daha geniş hem de müntehîlerin hâline daha uygundur. Zira onda, insanın, kendi havl ve kuvvetinden teberri etmesinin -ki bu teslim mertebesidir- ötesinde, لاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ إِلاَّ بِاللهِ ufkuna ulaşıp, o kenz-i mahfîyi her an içinde duyması ve kendi güç, kuvvet ve servetine bedel, لاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ إِلاَّ بِاللهِ olan cennetin hususî hazinelerine sahip olması ve onlarla gınâya ermesi söz konusudur. Diğer bir mânâda bu, hak yolcusunun, vicdanındaki nokta-i istinat ve nokta-i istimdadın ihtarıyla, aczini, fakrını duyup, hissettikten sonra ‘Tut beni elimden; tut ki, edemem Sensiz!’ diyerek o biricik güç, irade ve meşîet kaynağına yönelmesidir.”2)
  • “… tevekkül; hemen herkes için Hakk’a itimat ve güvenmenin adı; teslim, kalbî ve rûhî hayata uyanmışların hâli; tefviz ise, esbap ve tedbire takılmamanın unvanıdır ki, haslar-üstü haslara mahsus bir hâl veya makamdır. Tefviz semasında seyahat eden hak yolcusu, zâhiren tedbir ve sebeplerle meşgul olsa da, bu iştigal sırf esbap dairesinde bulunmanın gereği ve onun da, Hak karşısındaki memuriyetinden ötürüdür. Aksine, öyle yapmayıp da onları doğrudan doğruya nazara alsa, semaların üveyki iken arzın sürüm sürüm sürünen haşereleri hâline gelir.”3)
  • “‘Vicdan genişliğiiman, ilim, marifet, muhabbet, mehâfet ve diğergâmlık hisleriyle mamur bir gönlün, engin bir himmetle bütün insanlığı kucaklaması, kalb kapılarını herkese açması, hep affedici, bağışlayıcı, mürüvvetkâr olması ve özellikle de bütün insanların hidayetini dileyip herkesin ebedî mutluluğunu istemesi şeklinde tarif edebileceğimiz bir ruh yüceliğidir. Diğer bir ifadeyle, ‘vicdan genişliği’ veya ‘vicdanın inkişafı’, bir insanın, kendi acz u fakr ve ihtiyaçlarının farkında olarak ve bunları karşılayacak bir güç ve kuvvete dayanma lüzumunu duyarak iman, teslim ve tevekkül ile Zât-ı Ulûhiyet’e sığınmasının yanı sıra, her türlü bencilce tavırdan sıyrılarak isminin özündeki ünsiyete yönelip mahiyetindeki içtimaî ruha uygun hareket etmesidir.”4)
  • “Kader, mü’mini yürüyeceği yoldan alıkoyan bir husus olmaktan daha çok hakkımızda yapılan ilâhî takdir den ibarettir. Bu çerçevede bize düşen, ona inanmak ve teslim olmaktır. Bu inanç ve teslimiyet içinde, meselâ, Hz. Osman, Hz. Ali ve İskilipli Âtıf Hoca, başlarına geleceği bilmelerine rağmen, varacakları hedefe tam bir tevekkül le ve fütursuzca yürümüşlerdir.”5)

Ayrıca Bakınız

Dipnotlar

1)
M. Fethullah Gülen, Kalbin Zümrüt Tepeleri, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 115.
2)
A.g.e. s. 115–116.
3)
A.g.e. s. 116.
4)
M. Fethullah Gülen, Diriliş Çağrısı (Kırık Testi-6) , İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 237.
5)
M. Fethullah Gülen, Fasıldan Fasıla-2, İstanbul: Nil Yayınları, 2008, s. 86.
6)
Bediüzzaman Said Nursî, Sözler, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 335.
teslim.txt · Son değiştirilme: 2024/01/11 21:22 Değiştiren: Editör