Kullanıcı Aletleri

Site Aletleri


hamiyet

Hamiyet

  • Hamiyet nâmına, hayat-ı içtimaiyeye hizmet edeyim diye iki hayatın temel taşlarını harap etmek; hamiyet değil, hamâkattir!”1)
  • “Menfi milliyette fazla hamiyet-perverlik gösterenlere deriz ki: Eğer şu milleti ciddî severseniz, onlara şefkat ederseniz, öyle bir hamiyet taşıyınız ki, onların ekserisine şefkat sayılsın.”2)
  • “Zulüm, başına adâlet külâhını geçirmiş.. hıyanet, hamiyet libasını giymiş.. cihada bağy ismi takılmış.. esarete hürriyet nâmı verilmiş. Ezdad, suretlerini mübâdele etmişler.”3)
  • “Hem her bir şehir kendi ahalisine geniş bir hânedir. Eğer iman-ı âhiret, o büyük aile efradında hükmetmezse güzel ahlâkın esasları olan ihlâs, samimiyet, fazilet, hamiyet, fedakârlık, rızâ-yı ilâhî, sevab-ı uhrevî yerine; garaz, menfaat, sahtekârlık, hodgâmlık, tasannû, riyâ, rüşvet, aldatmak gibi hâller meydan alır. Zâhirî âsâyiş ve insaniyet altında anarşistlik ve vahşet manaları hükmeder, o hayat-ı şehriye zehirlenir. Çocuklar haylazlığa, gençler sarhoşluğa, kavîler zulme, ihtiyarlar ağlamaya başlarlar.”4)
  • “Asabiyet-i cahiliye, birbirine tesanüd edip yardım eden gaflet, dalâlet, riyâ ve zulmetten mürekkep bir macundur. Bunun için milliyetçiler, milliyeti mabud ittihaz ediyorlar. Hamiyet-i İslâmiye ise nur-u imandan in’ikâs edip dalgalanan bir ziyadır.”5)
  • “Nasıl ki, zaman-ı saadette ve selef-i salihîn zamanlarında hüküm-fermâ hak ve burhan ve akıl ve meşveret olduklarından, şükûk ve şübehâtın hükümleri olmazdı. Kezâlik görüyoruz ki: Fennin himmetiyle, zaman-ı hâlde filcümle, inşallah istikbalde bitamamihî hükümfermâ, kuvvete bedel hak ve safsataya bedel burhan ve tab’a bedel akıl ve hevâya bedel hüdâ; ve taassuba bedel metanet ve garaza bedel hamiyet ve müyûlât-ı nefsaniyeye bedel temayülât-ı ukul ve hissiyata bedel efkâr olacaklardır.”6)
  • Hissin en yüksek mertebesi, dinî ve millî değerlere tecavüz edildiğinde meydana gelen asabî bir hummadır ki, duyarlı ruhları bir sıtma gibi sarsar ve hırpalar. Biz, buna ‘hamiyet’ de diyebiliriz.
  • Hamiyet, kıymetlerin alt üst olduğu, yüce-yüksek değerlerin yıkıldığı bir yerde ruhun hafakan ve ızdıraplarıdır ki, gerçek insanla, insan suretindeki varlıkları birbirinden ayıran en belirgin hususiyettir.
  • Zirvedeki En Yüksek Ruh’tan günümüzün muzdariplerine kadar, birer buhurdanlık gibi tütüp duran bütün sancılı dimağlar, tutuldukları bu humma ile, kâh dağ başlarında, kâh mağaralarda, kâh mezarlarda yatmış-kalkmış, dolaşmış düşünmüş, inim inim inlemiş ve iki büklüm olmuşlardır. Ve bence, tarihte en muhteşem devirleri inşa edenler de, işte bu his ve hamiyet kahramanlarıdır.”7)
  • Hamiyet ve gayretimiz irfanla mücehhez olmaz, azim ve irademiz derin bir tetebbu ve vukufa dayanmazsa, fayda yerine zarar getirebilir. Zaten, senelerden beri, milleti kurtarma istikametinde verilen bütün kavgaların, semere vermemesinin asıl sebebi de budur; yani, hamiyetle bilginin, azimle vukufun, samimiyetle idrakin beraber bulunamayışı…”8)

Dipnotlar

1)
Bediüzzaman Said Nursî, Mektubat, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 366.
2)
A.g.e. s. 370.
3)
A.g.e. s. 530.
4)
Bediüzzaman Said Nursî, Şuâlar, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 213.
5)
Bediüzzaman Said Nursî, Mesnevî-i Nûriye, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2007, s. 102.
6)
Bediüzzaman Said Nursî, Muhâkemât, İstanbul: Şahdamar Yayınları, 2010, s. 26.
7)
M. Fethullah Gülen, Ölçü veya Yoldaki Işıklar, İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 80–81.
8)
M. Fethullah Gülen, Çağ ve Nesil (Çağ ve Nesil-1), İstanbul: Nil Yayınları, 2011, s. 103.
hamiyet.txt · Son değiştirilme: 2024/01/16 18:25 Değiştiren: Editör