“
Kuvve-i gadabiyenin ifrat hâline, âkıbeti düşünülmeden, sonucu hesaba katılmadan, ölçüsüzce ve muhâkemesizce altından kalkılmayacak işlere girişme ve âkıbeti mutlak felâket tehlikelere kendini salma mânâsında atılganlığa ‘
tehevvür’; tefrit durumuna, korkulmayacak şeylerden dahi korkma, sürekli vehimlerle oturup kalkma ve değişik paranoyalarla hayatı yaşanmaz hâle getirme anlamındaki sapkınlığına ‘
cebânet’; korkulacak şeyler karşısında tedbirli ve temkinli davranma ve esbabda kusur etmeden ciddî bir soğukkanlılık içinde, korkulacak hususları herhangi bir telâş ve endişeye kapılmadan savmaya çalışma anlamındaki yiğitçe duruşa da ‘
şecaat’ demişlerdir ki ‘
adalet’ denen şey de, işte bu üç faziletin imtizâcından hâsıl olan ve ‘sırât-ı müstakim’ unvanıyla da anılan dengeli olmanın mübeccel adıdır.”
4)