“Yakınlık mânâsına gelen
kurb, sofîyece,
insanın mâverâîleşip cismâniyet çeperini aşarak Allah’a yaklaşması demektir.
Kurbu, Allah’ın (celle celâluhu), kullarına yaklaşması şeklinde anlayanlar olmuş ise de, bu O'na mekân ve mesafe izâfe mânâlarını işmâm etmesi itibarıyla uygun görülmemektedir. Kaldı ki, Cenâb-ı Hakk'ın kullarına olan yakınlığı ‘keynûnet’ler ve ‘sayrûret’ler üstü bir yakınlıktır. Değilken sonradan meydana gelen bir
kurb, sonradan var olanların ve varlıklarını değişik tekevvünlerle sürdürenlerin hususiyetidir. Bu iki
kurbu, birkaç kelime içinde ‘Her nerede olursanız O sizinle beraberdir.’ (Hadîd, 57/4) nur-efşân beyânı ne güzel ifâde eder! Böyle bir yakınlık aynı zamanda,
iman ve amel-i sâlihle elde edilen hususî yakınlık da değildir.. şakî-saîd, hayırlı-hayırsız, sâlih-tâlih, canlı-cansız zerreden sistemlere kadar herkesi kanatları altına alan umûmî bir
kurbiyettir.