“Umumî mânâda
mürşid; kısmen üzerinde de durduğumuz gibi,
irşadla alâkalı bütün esasları ruhunda toplamış bir hakikat dellâlı, bir mânâ kahramanı ve gönüllere Hak nefehâtını duyuran bir peygamber varisidir. Ona ‘seccade-nişîn’, ‘post-nişîn’ veya ‘şeyh’ denmesi,
irşad vazifesindeki bir kısım hususî durumları itibarıyladır. Şöyle ki, tavzif, salâhiyet, Hakk’a kurbet ve ilm-i ledünne açık olma.. gibi imtiyazları olan bir
mürşid, düz bir vaiz ve nâsihten çok farklıdır: Sıradan bir
irşad eri, anlatıp duyuracağı hakikatları kendi gönül ve idrak ufkuna göre duyar, hisseder ve başkalarına da bu çerçevede duyurur.. Hakk’ın matmah-ı nazarı ve bir Kutup Yıldızı gibi herkese yol gösteren bir kutup veya kâmil
mürşid ise anlatıp duyuracağı hususları temel kaynakların renk ve desenine göre yorumlar, seslendirir ve başkalarına sunacağı her şeyi kalb ve ruhunun şivesiyle sunar.. kutbiyetini gavsiyetle derinleştirmiş özel donanımlı bir kâmile gelince mevsimi gelince bunların üzerinde durmayı da düşünüyoruz atmosferine giren herkese ufkunun boyasını çalar ve onları
Kur’ân ve
Sünnet malzemesiyle âdeta yeniden inşa eder.