“… korteksini mâsivâ ile doldurmuş,
şuuraltı müktesebâtını mal mülk düşünceleriyle oluşturmuş ve bütünüyle dünyevî mülâhazalara gömülmüş bir
insanın ölüm ötesindeki hali de aynı çizgide şekillenecektir. Böyle bir zavallı, “Men Rabbuke?” sorusuna muhatap olunca, kat’iyen doğru cevabı veremeyecektir; zira,
şuuraltı müktesebâtında bu suâle dair bir malumat bulamayacaktır. Duygu ve düşünce harmanında, elini attığı her yerde nefis, mal, mülk, şan ve şöhret kırıntılarına rastlayacak ama mârifet-i Sâni hesabına hiçbir semereye tevafuk edemeyecektir.”
3)