“Sofiyece,
hakikate ulaştıran iki önemli yol vardır; bunlardan biri sohbet, diğeri de
hizmettir. Hizmet, himmete mazhariyetin bir vesilesi ve yolu; sohbet de, zâhir ve bâtın duygularla hakikati duyma, hissetme, yaşama hâlidir ki, öteden beri hep ehemmiyetli bir ‘
insibağ’ sebebi addedilegelmiştir. Ne var ki, her
insibağ, sohbetin merkez noktasını tutan zatın mertebesiyle mebsûten mütenasip (doğru orantılı) olduğundan, tezahür ve tesirlerinde de bir kısım farklılıklar söz konusudur. İnsanlığın İftihar Tablosu’nun, câmiiyyeti itibarıyla hak sohbeti sayesinde mazhar olduğu
insibağ, en kâmil mânâdadır ve صِبْغَةَ اللهِ وَمَنْ أَحْسَنُ مِنَ اللهِ صِبْغَةً ‘Sen, Allah’ın boyasıyla boyan ve O’nun verdiği rengi tam al; (zaten) o ilâhî boyadan boyası daha güzel olan kimdir ki?’ (Bakara, 2/138)
hakikatinin aşkın bir remzidir. Ondan sonra, O’nun metbûiyyetine bağlı bir tâbiiyyet içinde ve asliyetine nisbeten bir zılliyet mahiyetinde diğer bütün dava-i nübüvvet ve dava-i vilâyet vârislerinin
insibağları gelir ki, verenin ve alanın istidadına göre çok farklı ve mütefâvittir ve bu konudaki ahz ü atâ da tamamen kabiliyetlere göre cereyan etmektedir.”
13)