“… sükûn ve sükûnet, atâlet, yeknesaklık, tevakkuf; bir nevi
ademdir, zarardır. Hareket ve tebeddül; vücûddur, hayırdır.
Hayat, harekâtla kemâlâtını bulur; beliyyât vâsıtasıyla terakki eder.
Hayat, cilve-i esmâ ile muhtelif harekâta mazhar olur, tasaffî eder, kuvvet bulur, inkişaf eder,
inbisat eder, kendi mukadderâtını yazmasına müteharrik bir kalem olur, vazifesini îfâ eder, ücret-i uhreviyeye kesb-i istihkak eder.”
16)