Hakikatte her şey ne ise, her zaman odur. Ne hulûl, ne ittihat, ne keynûnet ne de fenâ-yı
mutlak; eşya eşyadır, hâdiseler onun bir buudu.. kul kuldur,
Allah da
mutlak vücûd ve
ilim sahibi.. her varlık O'nun vücûd ve ilminin bir lem'a-i tecellîsi;
insan da bu tecellîlerin duyan, hisseden, yorumlayan, değerlendiren; ama aynı zamanda yanılabilen, insaf ve
iz’ân sahibi ise yanılgılarını düzeltmek isteyen bir tercümanı, bir solisti,
şuurlu bir enstrümanı veya bir orkestra şefidir.”
9)