Berzah dendiğinde bizim anladığımız mânâlar bunlardır. Bazı mutasavvıfîn ‘berzahu’l-câmi’ diye ayrı bir
berzahtan daha bahsederler ki o bütün
berzahların aslı, esası mânâsında istimal edilen bir tabirdir ve ‘tecellî-i vahidiyet’ ya da ‘taayyün-ü evvel’in başka bir unvanı olarak kullanılagelmiştir. Berzah-ı câmi, bazılarınca ‘berzah-ı evvel’, ‘berzah-ı âzam’, ‘berzah-ı ekber’ adlarıyla da yâd edilmektedir. Bu
berzahın özü, esası, insanî
ruh ve
mânâ; çekirdeği ve meyvesi de
Hakikat-i Ahmediye’dir (aleyhi ekmelüttehâyâ). Bediüzzaman’ın ifadesiyle O’nun nuru,
kâinat kitabını yazan kalemin mürekkebi, varlık ağacının hem çekirdeği hem meyvesi, Cennetlerin anahtarı,
Cehennem yollarının aşılmaz sûru, gönüllerdeki
itminan hissinin kimya-i saadeti ve insanî kemalâtın da aldatmayan biricik rehberidir.”
11)