“Muhakkak
maslahatın mevhum mazarrata feda edilemeyeceğini bir misal ile müşahhaslaştırmanın yerinde olacağı kanaatindeyim. Mesela, günümüzde alkolde bir fayda olduğu söylenmektedir. Hatta
insan vücudunun alkole ihtiyacı olduğu da söylenmektedir; ne var ki, işin aslına bakılacak olursa insan yediği portakal, limon ve benzeri yiyeceklerle de bu alkolü alabilir. Cenâb-ı Hak,
kâinatta kullarına ihsan ettiği nimetlerin içine koyduğu alkolü aynı zamanda nötr etmiş, âdeta onun yanına başka bir nimet koymuş; böylece alkol de menfî tesirini icra edememiştir. Binaenaleyh
insanın normal gıdalarla zararlı şeylerden tecrid edilmiş alkolü aldığını söylemek söz konusudur. Dikkatle bakılırsa alkolü terk etmedeki mevhum mazarrata mukabil, onu terk etmede muhakkak
maslahatın olduğu açıktır. Binaenaleyh alkolü terk etmek,
mutlak maslahattır. Zira o, hem nesilleri hem de
aklımızı bozmaktadır. Ayrıca insanın, muvakkaten dahi olsa, kendinden geçmesi ve aklını kaybederek bir deli gibi yaşaması,
mâhiyetinde saklı olan Rabbine ait çizgileri okuyamaması ve sukût etmesi mazarratın ta kendisidir ve insan kat’iyen buna tenezzül etmemelidir. Mutlak ve muhakkak
maslahatı netice verecek alkolü terk etmenin muhakkak bir menfaati olmasına mukabil aynı zamanda kat’i bir zararının olduğu da açıktır. Binaenaleyh muhakkak menfaat, mevhum mazarrata kesinlikle feda edilmemelidir.”
5)