“‘Uyanma, uyanık durma, gözünü dört açma’ gibi
mânâlara gelen ‘
yakaza’ kelimesinden türeyen ‘
teyakkuz’, tefe’ul kipinden geldiğinden dolayı tekellüf ifade eder. Dolayısıyla
teyakkuz, daha bir dikkat, daha bir
temkin, daha bir derinlik ve hassasiyetle uyanık olma ve gözünü dört açma demektir. Bu açıdan teyakkuzu, ‘hâdiseleri doğru tespit ve teşhis etme mevzuunda gözlerin yanında bütün
his ve düşünce melekelerimizi de uyanık tutma; sadece bir görüş veya duyuşun
ilham ettiği değerlendirmelerle yetinmeyip karar ve kanaatlerimizi tekrar ber tekrar gözden geçirip kontrol etme’ şeklinde de tarif edebiliriz. Buna göre müteyakkız insan, çok küçük bir hata ve arızanın bile kendisiyle beraber nicelerini baş aşağı götüreceğinin farkında olan bir pilot gibi görür kendisini. Görür de baş aşağı yere çakılmaya sebebiyet vermemek için sürekli
teyakkuz hâlinde bulunur.”
1)