“‘
Kalb ve
ruh insanları ile içli-dışlı bulunmaya çalışınız!’
Kalb ve
ruh insanları… Çok defa âcizâne arz etmeye çalıştım: Sonradan değişik müesseseler oluştu; fakat Devr-i Risâletpenâhi’de, İnsanlığın İftihar Tablosu döneminde her şey bir bütünlük içinde ele alınıyor, ifade ediliyordu. Mesela, bir
insan ele alındığı zaman, o, bir maddî anatomisi ile ele alınıyordu, bir de
manevî anatomisinin varlığı vurgulanıyordu. Maddî anatomisi; eli-ayağı, gözü-kulağı, dili-dudağı, içi-dışı,
kalbi, em’âsı (bağırsakları), batnı, beyni, nöronları, Hipofiz bezi, Talamus bezi filan… Maddî anatomisini düşündüğünüz, bunu teşrih masasına yatırdığınız zaman karşınıza çıkacak şeyler, bunlar ve bunlara benzer şeylerdir. Bir de insanın,
kalb,
ruh,
sır,
letâif gibi şeyleri vardır;
his gibi, ihtisas gibi şeyleri vardır. Bunlar da
insanın manevî anatomisini teşkil eder. Bu yönüyle ‘
kalb ve
ruh insanları ile’ diyor esasen.
9)