“Asliyet ve
külliyet planında bu mazhariyetin ferd-i ferîdi olan zatın
sohbet ve
musâhabesi, umumî
fazilette erişilmeyen öyle bir pâyedir ki, hiçbir kimse, hiçbir zaman, hiçbir
seyr u sülûk helezonuyla kat’iyen o mertebeye ulaşamaz. Düşünün ki, أَوَّلُ مَا خَلَقَ اللهُ نُورِي ‘
Allah’ın haricî vucûd nokta-i nazarından varlık olarak en önce ortaya koyduğu, benim nurumdur.’
7) diyen Hz. Mazhar-ı Nûru’l-Envâr’ın
sohbetiyle şereflenmiş o bahtiyar kimseler, hakkın en birinci tâlipleri, Hak yolunun en müştak sâlikleri, Allah
rızasınında en kusursuz müridleri oldukları hâlde, bu hususlardan herhangi biriyle değil de,
sohbet pâyesiyle öne çıkarılarak, bu güzide topluluğa, ‘musâhabe kahramanları’ mânâsına, ‘Ashab’ denmiştir.”
8)