“…
aşk u
şevkin uyarılmasının en önemli vesilelerinden biri ise insanlarda
tefekkür mekanizmasının harekete geçirilmesi, düşünce sisteminin derinleştirilmesidir.
Tefekkür kelimesi, tekellüf ifade eder. Dolayısıyla
tefekkür,
insanın şakaklarını zonklatırcasına temrinle kendisini düşünmeye alıştırması neticesinde kazanılacak bir ameliyedir.
Tefekkür,
insanın oturup kara kara düşünmesi veya görüp duydukları karşısında sathî ve küçük münasebetler kurması demek değildir. Bilâkis o, mebde ve müntehayı beraber değerlendirme;
aklı, sebep-sonuç arasında âdeta bir mekik gibi getirip götürerek düşündüklerinden bir şeyler sağma, belki
ruhuyla onları massetme, aynı zamanda düşündüklerini ihsaslarına mâl etme, hatta ihtisas imbikleriyle onlardan yeni bir şeyler çıkarmanın ad ve unvanıdır. Bu açıdan
aşk u
iştiyak kazandırma adına öncelikle insanları düşünmeye,
mantıklarını işletmeye alıştırmak ve onları iyi ve kötüyü doğru görecek hâle getirmek gerekir.”
17)